sevgili veya eş alıyorsa eğer, alırken kendi çıkarını güttüğü bariz olan hediyedir. mesela iç çamaşırı en büyük örnektir. ikinci örnek küçük mutfak aletleridir. bana tost yap diyebilmek için alınan tost makinesi gibi. sen kadınsın, otur yemek yap dercesine.
bir de kızın zevkine zıt hediye de büyük denyoluk. mesela ben asla kırmızı giymem. beni uzun zamandır tanıyan biri bana kırmızı birşey alsa beni tanımadığını düşünür üzülürüm. keza, ayıcık mayıcık, sevmiyoruz arkadaşlar, sevmiyoruz. çok gereksiz bir hediye. çiçek de sevmiyoruz aslında o kadar. birazcık gönlümüze hitap eden hediyeler seçseniz? her kızın bir zaafı vardır. kimi ayakkabıya düşkündür, kimi hello kitty'ye *, kimi mor renge düşkündür, kimi kitaba, kimi eski plaklara... zaten neye düşkün olduğumu bilemiyorsa, beni yeterince tanımıyordur, o zaman da hediye almasın gerek yok.
hayatım boyunca aldığım en güzel hediye mesela, ikimiz için anlam taşıyan 150 şarkıdan oluşan evde doldurulmuş bir cd'ydi. özellikle düşünmüş taşınmış, bu şarkıyı beraber dinlemiştik, bunun makarasını yapmıştık, bunlar ikimizin şarkıları dediği tam 150 şarkılık bir cd doldurmuştu, bir de kendi ses kaydını eklemişti. tek taş pırlantadan daha sağlam hediyeydi, onca olan bitene rağmen kıyamadım durur hala.
genelde erkeklerin kendine alınsa hoşuna gidecek olan şeyleri kız arkadaşına hediye olarak vermesidir.
misal tuttuğu takımın forması şapkası ve birkaç tane daha ıvır zıvırı.
bu arada örnekteki olay vatandaşın bana verdiği ilk hediyesidir. ayrıca birlikte kutladığımız sevgililer gününde vuku bulmuştur.