ben bir keresinde ılıklık yaparak fazla romantik bir hediye vermiştim.
ilkokulda bi teneke kutum vardı. bütün oyuncaklarımı, ıvırımı zıvırımı, çizdiğim resimleri ona koyardım. epey süre de saklamıştım. neyse işte o kutunun içine kız arkadaşımla gittiğimiz redd konserinde doğan'dan aldığım penayı*, çok sevdiğimiz bir filmin cd'sini, maço tavrımdan taviz vermeyip normalde yüzüne söyleyemediklerimi dile getirdiğim bir mektup*, bir de tüp şokella koymuştum*.
her neyse işte bu kutuyu vermiştim, kız ağlamıştı lan 2 saat. sonra ne oldu da böyle oldum bilemedim.
hayvanseverse: at, o büyükse köpek.
gotikse: siyah eldiven.
entelse: şal, ıhlamurla beraber demlik veya ender bulunan ilk basım kitap.
tikiyse: çanta.
tilkiyse: cüzdan.
cimriyse: simit.
sıkıcıysa: ahşap kum saati.
aptalsa: peruk.
şirinse: hırka.
şipşirinse: elbise.
tiryakiyse: zippo.
zekiyse: satranç takımı.
zeki ve ince ruhluysa: hediyeyi götüren kişinin elinden çıkan satranç takımı.
dakikse: saat.
dakik değilse: saat.
mutsuzsa: çikolata.
taş gibiyse: iç çamaşırı. *
şıksa: takı.
fanatikse: maç bileti.
uysalsa: kedi.
deliyse: huni.
kesinlike seri üretim bandı mamulü olmamaladır. mümkümse elinizle yapmalısınız. ya da hiç görünmeyecek orijinal bir şey olmalıdır. ben yaptım sizde yapın.
beklemediği bir anda elinden tutup güzel bir yere sürükleyin, artık yemek olur, ufak manzarası olan bir yer olur, ama tut elinden götür daha güzel hediye bulamazsın.
kocaaamaan bir kutu. içinde maddi değeri olan hiçbir şey olmasın. ona yazdığınız yazılar, habersizken çektiğiniz resimler, anı diye sakladığınız şeyler olsun. yeter ki size dair bir iz taşıyan şeyler olsun . daha güzeli var mı?