bir kırık gençlik hikayesi

entry1 galeri0
    1.
  1. sezen aksu'nun yarası saklım adlı eserinin giriş cümlesi. alır götürür, geçmişteki en derin acılara. paylaşma hissi uyandırır. kimsenin duymadığı yerlerde haykırmayı isterim kimi zaman. madem yeri geldi anlatalım bir tane.

    yıl 2005'ti, aylardan nisan... üniversite okuyorlardı. aynı bölümdeydiler. tek farkları birisi ikinci öğretimdi diğeriyse örgün. vizeler başlamadan önce son haftaya girilmişti. ders anayasa hukukuydu. dersin hocası iki sınıfı da ortak bir derse almıştı. delikanlı arkadaşlarıyla bir yer beğenip oturmuştu. adet üzerine sınıfın kızlarını kesiyorlardı. genel geyikler dönerken ortamda sınıftan içeri iki kız girdi. gözlerine inananmıyordu. sanki bir rüyadaydı ve rüyasında cenneti görüyordu. sadece bakakalmıştı. dili tutulmuştu sanki. başka hiçbir şey umrunda değildi o birkaç saniye içinde. bütün dikkatiyle sadece ve sadece seyretti hayranlıkla o güzelliği. sınıfın kapısından girip arkalarda bir yere oturana kadar gözlerini ayıramamıştı ondan... yirmi saniye bile olmamıştı ama bu süreç ona seneler gibi gelmişti. hissetmişti. aşık olmuştu. elindense hiçbir şey gelmiyordu. bu kadar güzel bir kıza rastlamamıştı ki daha önce. ne yapması gerektiğini gerçekten şaşırmıştı. ders boyunca on saniyede bir dönüp arkasına bakıp tekrar tekrar inanmak istiyordu rüya değil gerçek olduğuna. ders bitmiş ''o'' da gözden kaybolmuştu. o günden sonra göremez olmuştu onu. bir gün okulda karşılaştılar sadece gülümsediler birbirlerine. ama ''o'' olduğunu farketmemişti bile saatler sonra aklı başına gelmişti ancak. aradan aylar geçmişti. unuttum artık diyordu kendi kendine ta ki bir alışveriş merkezinde onu görene kadar. i̇nanmak istemedi önce. hayal gördüğünü söylüyordu kendisine. gerçekti ordaydı yapabilecek hiçbir şey yoktu. sadece seyretti uzaktan kendini teselli etti. emin olmuştu bu sefer gerçekten aşık olduğuna. uzun zaman böyle tekrarladı olaylar. sadece bakıştılar cesareti yetmedi açılmaya. ümitliydi de.. çünkü bakışıyorlardı. bazen birbirlerine gülümsüyorlardı. çok uğraştı hakkında bir şeyler öğrenebilmek için. aldığı dersleri bile öğrenmişti. tek eksiği artık kendi varlığından haberdar etmekti onu. takvimler 31 mayıs 2006 yı gösteriyordu. yine ''o''nu arıyordu gözleri. gördü tek başına yürürken. düştü aşkının peşine. kaderimi kendim yazarım diyordu kendi kendine. arkasından yürümeye başladı. yaklaştıkça kendine telkinler veriyordu. kaybedecek hiçbir şeyim yok diyerek. çok yaklaşmıştı ki yanından geçip gitti. yine yapamadım! allah kahretsin!! dedi. ''yüzünü görmeye dayanamam. anında kızarırım, hatta belki de kekelemeye de başlarım. rezil olurum. derken içinden başak bir ses ''artik yeter''! diye haykırdı. döndü arkasını ve: -bir şey söyleyebilir miyim? diye sordu.
    -tabii ki! diye bir yanıt alınca şaşırdı terslenmeyi beklediğinden. ne diyeceğimi bilemiyorum ama... hede hödö okuyorsunuz değil mi? dedi
    -evet! cevabını verdi kız.
    -ben de aynı bölümdeyim de... geçen sene anayasa hukuku dersini birlikte işlemiştik. i̇şte o dersten beri... nasıl söylesem bilemiyorum ki?
    gülümsedi kız anlamıştı tabi durumu... kırmak istemiyordu karşısındakini de. nazik bi ses tonuyla:
    -benim erkek arkadaşım var. diyebildi yalnızca.
    dünyası kararmış gözleri dolmuştu delikanlının.
    -olamaz!?... çok özür dilerim. kusura bakma.
    -önemli değil diye yanıtladı kız.
    dolu gözlerini, kırık kalbini ve yıkılmış dünyasını alıp arkasına bile bakmadan gitti. ve yıllar sonra sordular delikanlıya: onun için ne düşünüyorsun? pişman mısın kendini harcadığına? diye. aldıkları cevapsa fazlasıyla açıklıyordu bazı şeyleri: hala seviyorum onu!!! hem de deliler gibi.

    aradan geçen yıllar içinde kız nişanlanmış, bizim aptal aşık her geçen gün biraz daha ölmekteydi. Yardım istedi birkaç kere kızın çevresinden. fakat yardım etmektense daha çok yaraladılar delikanlıyı. unut demenin, unutmaktan çok daha kolay olduğunu anladı defalarca. şarkılar, şiirler yazdı ona. kızın haberi bile yokken kendisinden.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük