aşk bu seçemiyorsun, koşuyorsun seviyorsun, biliyorsun o da seviyor ama sen türksün diyorlar. acaba gururlansam mı türklüğümle, yoksa türk olduğum için kavuşamadığımızdan efkarlansam mı diyorum. ne olursa olsun koyuyorsun kafana, hayatta sana koyuyur. aşk güzel şeyde, karşılıklı da olsa bu toplumda türksen kürde aşık olmayacaksın. önyargıları yıkamıyorsun. sosyalist, devrimci yapımla bile sözde sosyalist kürtlerden kız alamadım. ve yine de kendimi şöyle avutuyorum birlikte olamasakta onu sevmeye devam edeceğim.
sosyolojik yapı değişmez beyler bayanlar, hani diyorlar ya ya seveceksin ya gideceksin, eğer bir kürde aşık olursanız ya onu alıp kaçın yurtdışına ya da yalnız kaçın onu unutmak için. beklemeyin bu savaşın bitmesini...
ikinci özlü söz : hikayemi saati saatine yazmam gerekiyor.az sonra degişebilirim.yanlız halim degil,amacımda degişebilir. - montaigne
ikinci özlü sözden anladığımız şey, insan, sürekli değişir. çünkü insan, değişen zamanın içinde hareket eden bir varlıktır. sen değişemezsin demiyorum, değişirsin evlat; değişmek zorundasın! yoksa boş bir teneke gibi gelip bu dünyaya çürümüş pas tutmuş bir çöp olarak gideceksin.
aşk gibi ulvi bir mevzuda bari beynini berraklaştır nöronlarını serbest bırak. sol beyin lobun sağ beyin lobuna hükmetmesin. milyonlarca yıla ve belki daha fazlasına malolan bir zaman dilimine denk düşen omurunu böyle şeylere feda edemezsin. bir düşün; bunca emeği, bunca evrimleşme sürecini. nelerden geçtik lan, bitkiydik, mantardık, kuş olduk, balık olduk, yarası olduk, keseli olduk bu güne geldik.
sonra dini yarattık, dili yarattık, ırkı yarattık. karanlık çağı vardı, orta çağı vardı neyse ki aydınlık bir çağa geldik. bak görüyorsun burdan yazıyorum sen ekranında görüyorsun. binlerce km. öteden bir fotoğraf çeksem 10 saniye sonra görme ihtimalin var. bir düşün, hücreler, mantarlar, bitkiler.
vallahi. bak; biraz derin düşün, güzel düşün, iyi düşün boş bir işin peşinde olduğunu anlayacaksın.