iş yerinde bir köpek var, böyle simsiyah bir sokak köpeği, bakımsız falan. sabah gidiyorum işe kapıya attığımız kırık çekyatın üzerinde uyuyor. dünya, iş-güç, savaşlar falan umrunda değil, sadece uykusu var ve uyuyor.
öğlen güneşten rahatsız olup uyanıyor, karnı da acıkıyor zağar, bir turluyor etrafı. ekmek falan veriyorum karnını doyursun diye, sonra tekrar yatış akşama kadar. akşam ben çıkarken bir uyanıyor bakıyor böyle saf saf "zarar verecek mi acaba" diye. bakıyor ki zarar gelmeyecek, tehlike yok tekrar uyuyor.
ben bu hayvandan üstün olduğuma ya da daha mutlu olduğuma inanmıyorum. ya da bu hayvanın bana hizmet etmek için bu dünyaya geldiğine. eminim bizim gibi pislik varlıklar olmasa bizim "beşiktaş" çok daha mutlu bir hayat sürecek ama kerata bunu da umursamıyor.
her öğlen ekmek beklerken suratında oluşan "çıkar kavgaların senin olsun tipsiz bana ekmekten haber ver" bakışını seveyim. reankarnasyon denen şey gerçektir umarım.
insanların köpek kadar değeri olmaması sonucu edinilebilecek hissiyat. hatta bazı köpeklere yedirilen mamalar, günlük gezintileri, şampuanları, manikür-pedikürleri o derece abartıdır ki, köpek mi patron sahibi mi belli değildir. imrendirir.
yedikleri, içtikleri ve nemalandıkları kaba tükürme cüreti gösteren, üzerine düşen görevi yapmayan, vergi kaçıran, kaçak elektrik kullanan, kendisine uzatılan eli ısırmaya kalkan, köpekten daha aşağılık yaratıkların gerçekleştirdiği eylemdir.
Valla insanlar adına bn de imreniyorum bazen. Yetenek sizsinizde çıkan köpekler karşılaştığım insanların bir kısmından daha akıllı. Abartıyorsam be olayım.