evet sevgili okurlarım, size bu yazımda bir kuruşu küçümseyen bir arkadaşımın başından geçen hikayeyle, tavsanlı hikayeyi mixleyip sunacağım. tavşanlı hikayeyi hepimiz biliyoruz değil mi? hani kaplumbağayla yarışa başlamışlar tavşan bir kuruşu küçümseyen bir hayvan mışta son pit stopta aldığı benzin fileli çorabı, amaan damalı bayrağı görmeye yetmemiş, g.t kadar hayvan arabayıda iktirememiş, ya bak biliyorsan anlatmayayım. neyse şimdi tavşan bizim arkadaşa, arkadaş tosbagaya sonra hepsi yazara... konuya dönersek. bir arkadaşım vardı, sonradan görme aslında arkadaşım bile değil tanışım sadece, tamam tamam arkadaşım, bende sonradan görmeyim zaten, bizim zamanımızda elektrik yoktu köyümde, sonradan geldi öyle gördüm *. neyse bu it yani sonradan görme arkadaş-tanış- bozuk paraların sadece ağırlık yaptığını söyler ve bozuk parayla ne yapılabilir ya diyerek küçümserdi. g.t sen neyi küçümsüyorsun, suratına da söylemişliğim var bunu. mekana girer bozuklukları bırakır, bakkala gider bozukları bırakır her yerde artislik yaptığını düşünürdü. ve büyük gemileri küçük deliklerin batıracağını bir türlü kavrayamamıştı. gel zaman git zaman işler tersine döndü, durumları kötüleşti -burada sizler arkadaşlığımı bitireceğimi, dünya üzerindeki en büyük g.t olduğumu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz- artık mekanı bırak bakkala bile gidemiyorlardı çoğu zaman. borçlar iyice birikmiş, yiyecek ekmeği zor buldukları günler gelmişti. keske keşke o bozuklukları bırakmasaydım sağda solda, artislik itlik yapmasaydım, bir kumbaraya koysam en az bir yıl daha ekmeğimiz olurdu diyordu. artık her şeyin farkına varmıştı. küçümsemenin aslında karaktersizlik olduğunu ve yaptığının bir hayvanlık olduğunu anlamıştı, ama çok geçti. bir gün bakkal celal abiden alışverişimi yapmış 100 * liramın üstünü beklerken, yanımda belirdi. para üstüm olan 99.75 YTL yi aldıktan sonra *** baktım , ve eski bir tanışa yardım hissi doğdu içime ne istiyorsan al dedim. davidof mu lan pust ben parliament içiyorum davidof senin neyine demedim tabi, bir tane ekmek birazda peynir, yüzü gülüyordu. celal abi de memelerini sıvazlıyordu. bak dedim sonradan görme tanış yarın gel seni gazinomda çıkarayım. tavşanla bağdaştıracak olursak... hımm? heh buldum. tavşanın son pit stopta aldığı fakat yetmeyen benzini var ya. hah o benzinle kendini yaktı sonradan arkadaş. kaplumbağa mı? onu eleman yedi, çok açtı bigün dayanamadı. olmadı ama idare et be okuyucu, bu seferlikte böyle olsun. birde bu kadar kötü uzun bi yazı mı olur deyip te eksiye basma, bir eksi oyu küçümseme yazarı ne kadar derinden vuruyor o oy biliyor musun? bir düşün...