bir komunistin yazabileceği günlüktür. örneklendirmeyi deneyeceğim.
günaydın günlük,
bugün yatağımdan kalktım kahvaltı edecekken birde ne göreyim, evde peynir yok. hemen üzerime nike eşofmanlarımı çekip a101'e doğru yola koyuldum. bimden asla almam onlar kapitalist falan. ayağımda ki adidas ayakkabıyı söylememe gerek yok sanırım çok havalı. şimdi diyeceksin günlük, neden a101den alıyorsun peyniri bakkaldan açık alsana, ama bakkalda ki peynir sağlıksız olabilir. neyse muratbey peynirimi aldım kasiyere sistemi sorgulayıp sorgulamadığını sordum. "beyim benim işim para alıp vermek bunun neyini sorgulayım" dedi. işte bu kadar darlaştırılmış beyinlerimiz ey günlük.
kahvaltımı ettim yola koyuldum. okulda bugün yine broşürler dağıtarak insanların beyinlerini açacağım. her zaman derim ya parasız eğitim, yemek yiyelim devlet versin, sınıf ayrımı kalmasın, burjuvalara hayır. başka insanlarada aşılayacağım. bugün her zamanki gibi sakalımı kesmeden gideceğim, üzerime che'nin resmi olan bir tişört giydim, altta nike eşofman onun altında adidas. yakıyorum yeaa.
broşür dağıtırken biri geldi ve faşist olarak nitelendirdim. bıyığı vardı. biraz restleştik. kıt beyniyle tabiki harç yatıracaksınız. sizin devlete ne faydanız var ki onunda size olsun dedi. hemen dövmeye kalkıştık güvenlik aldı elimizden.
yemekhanede propaganda yaparkende o güvenliklerle restleştik ve hemen gerekeni söyledim. sen kapitalist ve emperyalistlerin uşağı ve köpeğisin.
aslında ekmek parasının peşinde olan o işçi kardeşimiz bana duymam gereken sözleri söyledi " ben ekmeğimin köpeğiyim, sen kıçında ki kapitalist nike eşofmanı ayağında ki adidas ayakkabısıyla komunistlik naraları atmaya devam et. ben kendi hakkımı kendim savunurum."
göt oldum günlük. artık broşür dağıtmıyorum. sakalları kestim. hemen mübarek insan olucam, cemaat-i mümin olucam. fetoş efendiye sığınıcam. amin günlük amin.
--spoiler--
melaba yoldaşlar.
bugün faşist türkler sinop'ta barış elçisi bdp'lileri kıstırdı. çok canım sıkıldı. türk milleti galiba uyanıyor. anamızın amını görebiliriz her an.
--spoiler--
özgürleşmesi uğruna mücadele ettiğim bu ülkenin insanlarını anlamakta zaman zaman zorlandığımı farkettim. bu zaafımın farkındayım. zaaflarımı kontrol altında tutmaya çalışıyorum.
böyle zamanlarda ah muhsin ünlü'nün o güzel sözünü anımatıyorum kendime.
bugün teyzemgile gittim. ne zamandır görmüyordum, özlemişim. yeğenim kocaman olmuş. eniştemin vefatından beri görmüyordum keratayı. oradan eve geçmek için yola çıktım. markete uğradım. makarna domates neyin aldım ve eve geldim. televiyonumu açıp ezel izledikten sonra biraz da sözlüklere baktım. şimdi yatıyorum.
--spoiler--
sevgili günlük
dün geceki toplantının uzun sürmesi nedeniyle bu sabah biraz zor uyandım. etik bulmasam da alarm sesi olan 'direnişçilerin cevabı' nı defalarca susturdum. fakat toplantıya geç kalırsam bi de özeleştiri mi verecez lan diye düşünüp zar zor kalktım. fukara kahvaltımı yaptım, kapitalist düzenin insanı tembelleştirme çabalarına başkaldırıp sallama çay yerine koca bi demlik çay demledim, pakette kalan son 3 anadolu'yu pencereden etrafı izlerken içtim. gökyüzünde orak çekiçli bulut aradım, etrafa baktım. insanlar, kimisi işine yetişecek kimisi okuluna. egemenler hepsini fır döndürüyor, hınca hınç, otobüs dolusu insanlar. iç geçirdim, insanlar dert etmeyin, ben ve yoldaşlarım sizler için varız, ne mutlu size, çok ballısınız!
aynaya baktım, kirli sakalım ve mahir çayan bıyıklarım kusursuza yakındı. belki birilerine satarım diye son çıkan gazetemizden çantama birkaç tane fazla koydum, ajandam, gördüğüm direklere yapıştırayım diye stickerlar ve sprey boya da hazırdı. parkamı giydim, akşamki eylemde mevzu olursa yüzüme sararım diye niyetiyle atkımı boynuma dolayıp evden çıktım. gördüğüm her ford connect'e, hyundai accent'e, reno clio'ya sivil polis muamelesi yaptım, tedbiri elden bırakmadım. otobüste oturacak yer buldum, yolculuğumu oturarak yapacağım için değil yolda ateşi çalmak'ı okuyabileceğim diye sevindim. bir ara kırmızı ışıkta durduk, tam yanımızda siyah bi jip durdu. içindeki adamın gözlerine öfkeyle baktım. seni dedim kardeş, gün gelecek seni o arabanın içine kilitleyip cayır cayır yakacağım, evet bunu halkların özgürlüğü ve hümanizm adına yapacağım!
şefimiz toplantıya epey geciktiği için onu beklerken yoldaşlarla fenerbahçe-galatasaray maçının kritiğini yaptık ve endüstriyel futbol üzerine sohbet ettik. sohbetimize maruz kalan kadın yoldaşlarımızın futbol erkek egemen bi kültürdür diye isyan etmelerinin üzerine de feminizm ve erkek egemenliği üzerine sohbet edip emma goldman'ın, rosa luxemburg'un kulaklarını çınlattık.
nihayet çaylarımızı alıp toplantıya başladık. cep telefonlarımızdan bataryalarımızı ve sim kartlarımızı sökmeyi unutmadık tabi ki. örgütlediğimiz eyleme başka hangi örgütleri çağırsak diye uzun uzun tartıştık. kimisi kürtçüydü, kimisi kemalist, kimisi lümpen, kimisi sekter. bu eyleme yine yalnız başımıza çıkacaktık. olsun, bugün 10 kişi olabiliriz, yarın milyonlar bizimle olacak!
toplantıdan sonra bakalım acaba eyleme çağırabileceğim birileri var mı diye okula uğradım. boş boş oturan ege'yi gözüme kestirdim.
+nasılsın ege arkadaş?
-ooo iyidir moruk. naber nerelerdesin ya?
+ne olsun yaşam savaşı, uğraşıyoruz.
-hıı, devrim mevrim diyosun?
+herkes bunu demeli ege. birgün herkes bunu diyecek. iyi aklıma getirdin, akşam harçlarla ilgili eylem yapacağız, gelip destek versene. sen de veriyorsun o kadar parayı, belki birşeyler düzeltiriz.
-ben vermiyorum ki babam veriyor hehehehehe.
+konuyu daha derinlemesine ele almalısın ege, bu sistem ailemizi ve dolayısıyla bizi hepimizi sömürüyor.
-yok be kanka, akşam gökhanlara takılıcaz güzel mal varmış, makara muhabbet. sen gel istersen eylemden sonra?
+o tarz şeyler egemenlerin gençliğin direncinin önüne kurduğu barajlardır ege, o barajlara takılmamak gerek. egemenler bizi böyle lümpenliklerle uyutmaya çalışıyor.
-egemen kim olm tanımıyorum öyle birini? ehehehehe şaka lan şaka tamam. neyse o zaman görüşürüz sonra.
+görüşürüz.
bi yandan gençliğin apolitize edilmiş bu haline üzülüyor, bi yandan da kendimle gurur duyuyor, aşmış ve aydınlanmış olan şu beynimi yerinden çıkarıp yalamak istiyordum. ben onlardan değildim! ben gözü pek, militan bir devrimciydim!
akşam eylemi başarıyla gerçekleştirdik. sisteme gereken ayarı sloganlarımızla ve pankartlarımızla vermiştik. eylemden sonra yoldaşlarla birlikte döner+ayran 1.5tl'ciye gittik. fakirdik ama mutluyduk, zengin olan umutlarımızdı.
eve dönerken ulan dedim iki bira alsam da içsem soğuk soğuk, içim dışım çay oldu. ama henüz parti aidatımı bile ödememiştim, bu etik olmazdı. eve geldim, çay demledim. grup yorum albümünü açtım ve dedim ki içimden; devrime birgün daha yaklaştık!
--spoiler--
sevgili günlük, bugün 300 liraya parka aldım. finansal eşitliği savunan biri olarak böyle bir şey yapmayı çok çılgınca buluyorum. yarın eylemde giyeceğim, umarım melisa beğenir.
--spoiler--