bazı yazar arkadaşlarımızın bilmedikleri bir nokta, özellikle muhsin yazıcıoğlu, devlet bahçeli, alparslan türkeş gibi belirli bir siyasi kesimin liderliğini yapan insanlara karşı bu hatayı sık sık işleyen arkadaşlarımız var ve bu durum sözlüğü yasal açıdan zor durumda bırakabilir.
--spoiler--
Kötü bir niteliği ya da huyu ifade eden sözler de, somut bir olgu ile irtibatlandırılmadıkları halde soyut yakıştırmalar olarak hakaret teşkil ederler. Örneğin, kişiye hırsız, rüşvetçi, sahtekar, fahişe gibi yakıştırmalarda bulunulması halinde kişiye sövmek suretiyle hakaret suçu işlenmiş olur.
Kişinin Bedeni arızasını ifade etmek veya kişiye bir hastalık izafe etmekle de hakaret suçu oluşur. Örneğin kişiye kör, şaşı, kel, topal, psikopat, frengili demek hakarettir. Bununla beraber, kişiyi toplum nazarında küçük düşürmeye yönelik olarak belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi halinde de hakaret suçu oluşur. Örneğin kişiye faşist, mürteci denmesi halinde hakaret suçu işlenmiş olacaktır.
--spoiler--
--spoiler--
Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amacına yönelik olarak belli bir siyasî kanaatin isnat edilmesi hâlinde de hakaret suçu oluşur. Örneğin, bir kişiye faşist, komünist veya mürteci demekle, hakaret suçu işlenmiş olur.
--spoiler--
faşizmin ne kadar içselleştirildiğini gösterir. ama faşist demeyelim de ne diyelim? ayrıca terörist bu kapsama girer mi? hmm... moderasyon gene işini bilir.
bazıları için övünme sebebi olan bir kelime ve başlı başına bir ideoloji ve felsefe olan faşizm ne zamandan beri bir hakaret kelimesi olarak kullanılır oldu? sorusunu gündeme getiren konudur.
böyle bir dava kazanılır ise, bu diğer davalar için emsal teşkil eder ve ideolojik tespitlerin neredeyse tamamı suç halini alır.
örneğin birine hümanist demekte suç olabilir. belkide adam hümanist kavramını bir hakaret olarak algılamıştır.
veya kapitalist kelimeside bir hakaret olabilir bu durumda, dava açan kişi kapalı ekonomilerden yanadır ve kendisine kapitalist denince bunu hakaret addeder.
bu tip davalar kazanılması o kadar da kolay olmayan davalardır. sonuçta insanların fikir ve yorum özgürlüğü var.
hakaret ile yorumun arasındaki farkı da bilmek gerekir.
mesela biri diğerine kapitalist dedi ve o da "vay bana kapitalist dediler" deyip dava açtı. müddei iddiasını ispatlamakla yükümlüdür. eğer müddei, bir tane bile serbest piyasa şartlarına uygun done sunarsa, davacının kazanması zor olur.
eğer her hatalı siyasi tespit dava konusu olup, bu davalar kazanılabilseydi, çoğu gazetecinin içeride olması gerekirdi. insanlar hakaret etmemeli ve küçük düşürmemeli, ancak yorum ile hakaret arasındaki farkta iyi bilinmelidir.
sonuç olarak bir kelimenin hakaret olup olmadığı, suç olup olmadığı, hangi şartlar altında, hangi metin ve diyalog içinde olduğuna bağlı olarak değişebilir. faşist kelimesini birine söylemek bazen suç olabilir, bazen de olmayabilir. bunu söyleyen kişinin o kelimeyi nerede ve nasıl kullandığı belirler.
birine "pis komünist" demek suçtur. ama birine bir tartışma içinde "sen komünizmi andıran bir fikri ortaya koyuyorsun" demek suç değildir çünkü bu yorumdur.