çok şey kaybetmiş insandır. tavsiyem bir an önce gitsin, bir kere de olsa tribünde maç seyretsin. binlerce insanın aynı anda aynı tezahüratı ettiğini, aynı hareketleri yaptığını, aynı şeye sövüp, aynı şeye sevindiğini görsün. hiç tanımadığı bir insanla gol sevinci yaşasın bir kere. sesi kısılsın tuttuğu takım lehine tezahüratlar ederken.
yav nasıl anlatılır ki bu müthiş duygu. yaşamak lazım. sinemayla tiyatro arasındaki fark gibidir heralde biri canlıdır, diğeri oyuncaktır. ya da filmi çekilen kitapla film arasındaki fark gibidir, evden seyretmekle tribünden seyretmek arasındaki fark. evden seyrettiğinde her pozisyonu defalarca görürsün belki ama tribünde golü bile göremeyebilirsin. gerçektir lan işte ama. anı yaşamaktır. milyonlarca insanın televizyondan seyretmek zorunda kaldığı maçta, sen o şanslı binler arasındasındır. gözlerinle görmüşsündür. bir kere gidin anlarsınız ne demek istediğimi. sağlam bir tribüne girin ama örneğin;
(bkz: ankaragücü)*
(bkz: bursaspor)*
ilk defa izleyecekse ankaragücü ve bursaspor tribünlerinde izlemesini istemediğim insandır. gerçek tribün görmek istiyorsa buyursun istanbul'da ki inönü stadı onu bekliyor. ne yapacak yani dakika 6'da ankaragücü dakika 16'da bursaspor tezahüratını mı dinleyecek.*
gerçek tribünlere gir ki ankaragücüne gitmesin.*
futbolun sadece şiddet, holiganlık, adam bıçaklamak olmadığının kanıtı olan ankaragücü ve bursaspor tribünleri arasındaki kardeşliğin ne kadar büyük boyutlarda olduğunu görmek ve futbolun dostluk, kardeşlik, fair play olduğunu anlamak, dolayısıyla futboldan daha fazla keyif almak istiyorsa ilk olarak kesinlikle ankaragücü veya bursaspor tribünlerine girmesi gereken insandır.
sevgilisine sürekli beraber maç seyretmeye gidelim demesine rağmen,* sevgilisinden "ben onca erkeğin içine kız arkadaşımı götürmem" gibi cevaplar alan, odun sevgiliye sahip olan insandır. böyleleri az değil. hayır bu sevgililere sormak lazım kendileri ne oluyor bostan korkuluğu mu.