dünyanın en güzel duygularından birisidir şüphesiz. işten geldiğinizde ayaklarınıza dolanıp miyavlaması onsuz geçirdiğiniz dakikaların yarattığı stresi bir anda yok eder. sizden daha önemli bir hale gelir. bazen hayata daha sıkı tutunma sebebidir. yaşamayan bilemez.
kedi mamalarının o iğrenç kokusuna bir süre sonra alışmaktır.
iki gün görmeyince kediyi, fena bir özlemle kaplanmanızdır.
tüylerini kıyafetlerinizde görmenizdir.
televizyon izlerken birden kucağınıza bir şeyin zıplamasıdır.
kedi kumunu temizleme görevi almanızdır.
eve girer girmez kapıdan bitip, miyavlamasıyla size hoşgeldin demesidir.
evinizi veterinerin arayıp "aşılarının vakti geldi" demesidir.
çocukluktan beri hayalinizse, en güzelidir. *
beslediğiniz kedi hamileyse işin zor kısmı o anda başlar.sürekli peşinizde dolaşır.doğum yapacağı yeri hazırlamanız ayrı bir dert olur çünkü o sevimli yaratık kendine evin için de bir yer belirlemiştir bile ve sizin dolabınız da doğurmak istemesi en güvenli hissettiği yerdir. doğum sancıları yaklaştıkça mivaylaması da artar ve siz onun o halini görünce ağlamaklı ve her zamankinden daha ilgili şevkatli yaklaşıp seversiniz.
evin kapısını actıgınızda hemen orda bir seyin bitiverip tek bir kelime mırıldanmasıdır: miyaooaav
masada yemeginizi yerken bir seyin aniden masaya cıkıp yemeginizi koklamasıdır. (ara sıra size yemekte arkadas bile olur.)
onun mama kabına mamasını doldururken (ondan habersiz) onun hemen yanınıza gelip siz mama doldururken sizin bacaklarınıza surunmesidir.
sabah uzerinizde bir tüy yumagının sizin burnunuzu koklayarak sizi uyandırmasıdır.
sozluk'te yazarken bir seyin klavyenin uzerine cıkıp "şpaaaaaaaa ıı ffığ" tarzında seyler yazmasıdır.
ama en guzeli siz eve yorgun geldiginizde ve kanepeye bir cırpıda oturup bacaklarınızı uzattıgınızda bir tuy yumagının sıcacık bedeniyle sizin uzerinize cıkıp orada kurulmasıdır. *
kısacası kediyle yasamak keyiflidir, bir sure sonra ona baglanırsınız kopamazsınız ondan. hele o öldümü dunyalar basınıza yıkılır. depresyona girersiniz. allah'tan benim basıma gelmedi! kediyi kontrol edemezsiniz, sizin eviniz onun eviymis gibi olur. istedigini yapar ara sıra sizi cileden cıkarır. canınız onu sevmek istedigi zaman onu kucagınızı alırsınız ama genelde o sıkılır ve size "naağpıyohsun bırakkk beni" bakısları atar. ama siz dayanamazsınız ve ona sarılır daha cok sarılırsınız. (genellikle bunun sonu suratınıza ufak bi pati yemeyle biter.) ama dedigim gibi kediler guzeldir, hemen gidin bi tane alın. *
yaşayabileceğiniz en güzel tecrübedir. önünüzde top top elleriyle halıyı tırmıklayıp uyumasını izlemek en kötü anında bir anne şefkatiyle gülümsetir insanı.
mobilyalarla vedalaşmak,evi kediye teslim etmektir. koli bantlarıyla yaşamaya başlamak,ağızdan burundan çıkan tüyleri tükürmektir. bunlara rağmen eve geldiğinizde "nerde kaldın bee" diyen gözleri gördüğünüzde herşeyi unutursunuz.
sıkıntılı anınızda sizi sıkıntıdan kurtaracak kadar neşeli, neşeli anınızda size yüz vermeyecek kadar kibirli, sinirli anınızda ortada olmayacak kadar zeki bir varlıkla yaşama şansıdır.
bir köpekle yaşamaktan kesinlikle daha kolaydır. zira bir yalnızlık giderici olarak düşünülmemelidir. sonuçta bu duyguyu gidermenin yolu evcil hayvan beslemek değil sosyalleşmektir.
ilk bir kaç gün karşılıklı top çevirmelerle geçiyor. o sana sen ona yaklaşmıyorsun.
Sonrasında evde canın sıkılırken sanki anlamış gibi sana sokulup patilerini sana uzatınca. Gel lan buraya diyerek sarılıyorsun.
Ardından tüm tatil günleri onla geçmeye başlıyor. uyumak için senin yanına geliyor. oyun oynamak için yorganın altından senin dikkatini çekmeye çalışıyor.
işten geliyorsun kapıda seni karşılıyor. kucağına atlıyor, o yumuşacık tüyleri ile tüm yorgunluğunu unutturuyor insana.
ardından onu öpmen için kafasını dudaklarının hizasına getiriyor.
geceye doğru köşesine çekiliyor uyumak için, bir esnemesi var patileriyle yüzünü kapatışı. off diyorsun. yerim lan ben bunu.
eşsiz bir arkadaşlık yaşamaktır. dünyanın boktanlığını unutturur. özellikle kafa iyiyken daha bir sevilir. zibidi sırnaşıp duruyor. açıyorum nil burak yanında şarap. seviyorum lan.