hiç tanımadığınız bi hatunun sizinle muhattap olmasına vesile olduğu andır.
+ aaa! ne şeker şeysin sen öle kedicik.
- evet öyledir benim kedim.
+ sizin mi bu tatlı yaratık ?
- evet benim sizden tatlı olmasın.
+ ay sizde çok tatlısınız vs. vs.
Gecenin bir yarısı koltuğa yayılmışsındır. Gözlerin boş boş tv ekranına bakmaktadır. Ne dinlediğin vardır ne seyrettiğin sadece bakıyorsundur. Bitmek tükenmek bilmeyen bir iç sıkıntısı dar bir ayakkabı giymiş gibi rahatsız eder beynini. Çıkarıp atasın gelir ama yapamazsın. elindeki sigaradan yayılan duman odayı sisli bir hale getirmişken aralık bırakmış olduğun salonun kapısını kafasıyla açarak girer içeri... Bu öyle bir kendinden emin giriştir ki insan olsa "abi, bir de şunu söyleyecektim" diye söyleyeceğini unutmuş birinin geri dönüşü havasındadır. Öyle pıt pıt üzerinize doğru gelir ve kafası ile sizin diz altınıza sürer kafasını. Bunu ancak kedi beslemiş olanlar bilir, nasıl bir his olduğunu da onlar hissetmişlerdir yalnız. Ama ta içinizde hissedersiniz "Hey dostum neyin var, suratından düşen bin parça" deme çabasını... Sonra atlar kucağınıza ve dizlerinizin üzerinde sizden izin alma bakışını dahi göstermez bir küstahlıkla yatar ve yana dönerek uyumaya başar. Bir süre gıdısını falan okşarsınız. Anında guruldamaya başlar, hoşuna gitmiştir çünkü... işte benim için bir kedinin en güzel olduğu an tam da o andır. dizinizde uyuması değil, kapıdan girdiği,başını size sürttüğü an değil bu anların hepsinin bir bütün halinde başlayıp dizinizde uyumaya başladığı o özel andır. Çünkü az önce kafanızın içini tırmalayan dertleriniz bir anda sizi terk eder. Artık en büyük sorununuz o kedinin, Bekir'in yapacağınız ters bir hareketle uykusunu böleceğiniz endişesidir. Ben bu anı unutamadım bir türlü. Çünkü sizden apayrı bir tür bile olsa aslında bir o kadar da benzeyen bir sürü ortak tarafınız olduğunu bildiğiniz bu hayvanın sizinle kurduğu iletişimi algılarsınız. Başka zamanlarda böyle kendini bir anda sevdirme heveslisi olmayan bu herifin sizin canınızın sıkkın olduğu bir anda bu davranışa girmesinin tesadüf olmadığını fark edersiniz. Bu da bir o kadar güzel bir andır işte...
Korktuğu andır, korkunca kuyruğu ve diğer tüyleri dikleşir, gövdesini geri çeker ve ürkekçe bakar, gözleri ipiridir ve kurtarılmak için yalvarırca miyavlar, o an onu alıp göğsünüze bastırırsanız kalp atışlarını bile duyabilirsiniz.
kucağınıza alıp tüylerini okşadığınız zaman, kedilere has o mırıltı sesini çıkardığı andır. hep merek etmişimdir o anlarda; acaba şu anda aklından neler geçiyor diye. kim bilir..