ankara'da görmediğiniz yerleri görmek, bir aşı ile iki iğne yemek ve kıçınızın üstüne oturamamakla sonuçlanacak olayların başlangıç noktasıdır.
Güzel kardeşlerim; şu soğuk günlerde araba motorlarını sıcak bulup, ısınmak için motorun aralarına giren sevimli bir kediye şefkat elinizi uzatıp, onu bulunduğu yerden almak istersiniz. Kedi, can haliyle mi yoksa bir arap gibi nankörlüğünden mi bilinmez parmağınızın tam ucunu ısırır.
Kan durmadığı için revire pansumana gidersiniz, doktor sizi gazi hastanesi'ne, orası da ankara hastanesi'ne kuduz şüphesiyle sevk eder.
"Her şey bir aşıdan ibaret ne de olsa" diyerek gidersiniz. Ama o da ne? Doktor aşıyı yaptıktan sonra size iğne yapacağını, uzanmanız gerektiğini söyler. "Parmak ucundan küçük bir ısırık, ne gerek var iğneye?" dersiniz. Doktor hanıma zorluk çıkardığınız için güvenlik zoruyla iğneleri (hem sağ, hem sol kalçaya) vurur, üstüne de dört defa daha olmanız gerektiğini belirtir.
Ertesi sabah kıçınızda mermi var hissiyle uyanır, akşama kadar acı çekersiniz.
Velhasıl, bu duruma düşmemek için, araçlarınıza binmeden önce kaputu birkaç defa vurarak ses çıkarmanız, hem sizin için hem de o hayvan için daha hayırlı olacaktır.
dün başıma gelmiş olaydır.. bi kafede oturuyoruz arkadaşla.. masanın yanında da yavru kedi gözleri yumuk yumuk nargileden mi etkilenmişse artık uyukluyor.. benim de önümde dondurma var azıcık parmağıma dondurma koydum uzattım.. geldi ısırarak yemeye başladı.. yalamayıp ısırmasından biraz işkilllendim ama parmağımı alıp götüreceğini tahmin edemedim.. bi ısırdı ama bırakmıyor ben çekiyorum o çekiyor.. iki diş izi ile eve döndüm.. azıcık da kanadı.. aşı maşı da olmadım umarım kudurmam..