odanın kapısını kapat. otur yatağına.
düşün şimdi bakalım.
nasıl bir gündü bugün?
ve yarına neler götüreceksin bugünden?
tuhaf şeyler olur hayatta... hayal ettiklerinin kaçı gerçekleşti ki şimdiye kadar? ve çoğu pis bir kalp sızısından daha da başka bir şey getirmedi sana. bazılarının acısıysa bir ömür geçmeyecek, biliyorsun.
neden o zaman yeniden hayal kurmak? biri yere düşüp dağıldığında, yerine bir yenisini koyma telaşı? neden ki?
'hayaller olmadan yaşanmaz', biliyorum. içimde her bir hayal can bulduğunda daha da canlanıyorsam, bir tanesi öldüğünde, bir gelecek hayali, ben de onunla biraz daha mı ölüyorum o zaman? o yüzen mi bu düş telaşı?
aldığın nefesler mi, kurduğun hayaller midir seni yaşatan gerçekte?
gerçek ne ki zaten? bir arkadaşın sevgilisiyle mutlu oluğu mudur gerçek olan; onun mutluluğunun sana hissettirmesi gereken mutluluk mudur? yoksa onun o sevgiliyle mutluluğunun sana hissettirdiği acı mıdır? onun mutluluğuna sevinmen gereken yerde oturup üzüldüğün müdür senin gerçeğin?
yatağına oturup tüm olan biteni düşündüğünde, günün sonunda senin elinde kalan ne? acıdan başka?
koy bakalım, şimdi. dağılan hayalinin yerine bir yenisini daha koy. bu seferki kesiklerin hasarı da az buz değil. ama sen boşver, koy yerine yenisini.
taa ki elinde kırıklardan başka bir şey kalmayana kadar.
kağıtla kalemin yok belki ama, bir sözlüğün var bu sefer elinin altında. düş kırıklıkları da bi' dolu... yaz. yaz ki ondan başka herkes okuyabilsin. yazar olduğunu öğrenince öğrenmek istediği ama senin bi telaş konuyu değiştirip söylemediğin nickin de bu yazdıklarının altına imza olsun. öyle bir yazı olsun ki bu, ne anlatmış olursan ol içinde, altını çizdiğin 2 kelime olsun: bir sen bir de o.
'her nefeste ölüyoruz' der yazar.
bakalım seni aldığın nefesler mi, kurduğun hayaller mi öldürecek...