aşağılandığının farkında olarak ya da olmayarak bir kadının yaptığı veya yapmak zorunda olduğu eylem.
bu erkek sözü verme hikayesi erkek egemen toplum olmakla doğrudan ilişkili.insan hak ve hürriyetlerinin cinsiyete göre değişmediği toplumlarda bu türden bir gelenekten söz edemeyiz zaten.
şimdi ataerkil bir yaklaşimla kendi gözlemlerimi yazıyorum.
öncelikle ataerkil yapıda erkek ve kadın tanımından yola çıkarsak;
erkek;:cengaver,yiğit,kahraman,avcı ve güçlüdür .yani ideal olarak benimsenen ortaya konan erkek modeli bu. .erkek sahip olduğu gücü sürdürmek ve korumak zorunda olan otoriter bir varlıktır. ailenin reisi neslin devamımının sürdürebilmesi için elindeki gücü sonuna kadar kullanması gereken bir canlıdır.ailenin güvenlikten,adaletten ve dış işlerinden sorumludur.diğer konularda da onay mercidir.
kadın: toplumdaki rolü itibariyle edilgendir.aile içinde kadın etken ve çok önemli bir role sahip olsa bile stratejik konularda kendi başına karar veremez.her zaman onaya ihtiyaç duyar.işlerin kendi istediği gibi yürüyebilmesi için sürekli yalan söyler.kadın çocukluktan itibaren ataerkil toplumlarda yalan söylemek üzerine kurulu bir yaşamı vardır.adeta bir yalan söyleme makinesidir.üzerindeki baskı onu sürekli şeytanca planlar yapmaya iter.bu yüzden bir kadın bir erkekten daha kurnazdır.
kadınlara sıklıkla şeytan denmesinin bir nedeni budur.diğer nedeni de erkeklerin kadınlara olan zaafıdır.bunu da kadının cinselliğini kullanarak erkeği oyuna getirmesi olarak yorumlamak mümkün.
güçlü insanlar yalan söylemezler.gücünü yalandan alanlar ise sürekli yalan söylerler.yalan güçlüye söylenir.demokrasilerde halk kağıt üstünde güçlüdür.demokrasilerde iktidarın sürekli yalan söylemesinin nedeni de budur.
konumuza dönersek kadının kara merci ve kural koyucu olarak edilgen durumda bulunması onu kurnaz olmaya iter.bir aslanın kurnaz olmaya ihtiyacı yoktur.ama bir tilkinin aslanı alt edebilmek için kurnaz olması gerekir.
bu yüzden bir kadın bir erkekten daha cinsellikten şehvetten daha fazla izole olduğundan sürekli yaşamını daha iyi sürdürmek için yalan söylemek zorunda kalır.bu da onun zihninin daha fazla çalışmasına yol açar.kadınlar erkeklerden daha akıllıdır lafının dayanığı budur.
konudan yine saptığımızı belirtmekle birlikte asıl konuya dönersek,kadın ataerkil bir toplumda korunmaya muhtaç güçsüz bir varlıktır.erkeğin şahsi namusu ve şerefinin namusunun varlığının timsalidir.sürekli kollanması kollanması gereken bir varlık olan kadın,yalnız başına var olamaz.bir kadın her zaman bir erkekğin gölgesidir.
bu toplumlarda her kadın ta başlangiçtan itibaren potansiyel bir fahişedir.fahişe olma olasılığı hep vardır.bu onun doğasıdır.aslında kadının biyolojik yapısı, doğası, onun aşağılanmasi anlamına geliyor. kadının doğurgan bir varlık olması onun toplumsal hayata katılamaması çocuk bakarak ömrünü tüketen dolasıyla sadece barınakta yuvanın iç işleri ile ilgilenen ve erkeğiyle seks yapan bir varlık olması anlamına geliyor.
bir erkeğin görevi aciz ve zavallı olan kadınını başkalarından korumak anlamına geliyor.henüz bir erkeğe ait olmayan küçük yaştaki bir kız o güne dek babasının ya da ailenin büyüğü olan dedenin kontrolü altında baskıyla yaşarken daha sonrasında bu durum nöbet değişimine dönerek yeni çiftleşmeye ve sahiplenmeye hazır erkeğe geçiyor.
kadının evrimsel süreçte fizyolojik olarak güçsüz kuvvetsiz aciz olduğu düşüncesi kadının güvenlik açısından her daim erkeğe ihtiyacı olan erkeksiz yapamayan kendine koruyamayan bir varlık olduğu algısı ile sürdürülüyor.
yerleşik düzene geçmek klasik anlamda tek eşli bir yuva oluşturma fikri kadının bir varlıkdan ziyade tıpkı evin kendisi gibi bir metaya dönüşmesi anlamına gelmekte. bunun yanında ev ile kadın arasındaki bu ilişki kadının dışarda olup bitenlerden habersiz bir nevi cahil bir insan olmasına yol açıyor.bu anlamda cahillik erkeklerin kadınlar için biçtiği bir roldür.bu yüzden kadınların cahilliğinin esas sorumlusu erkeklerdir.erkeğin ve kadının evrimsel süreçte aralarındaki güç dengesinin gittikçe açılmasının esas sebebi kadının doğurgan bir varlık olmasıdır. bir erkeği bir kadından ayıran tek faktör budur.
erkeklerin mühendislik alaınında,yer yön bulma konusunda çok başarılı olurken kadınların bu konularda son derece başarısız olması, erkeklerin duygusal zekalarının ev işlerindeki beceriksizliğinin kısacası erkeklerin daha ziyade analitik ve sistematik kadınların detaycı ve empatik olmasının nedeni bu evrimsel süreçtir.
yine kendi konumuz olan akdının erkek sözü verme olayına dönersek,
bahsettiğimiz şekilde tanımlanan ve kendine böyle rol biçilen bir kadının söyleceği lafın vereceği sözün kıymeti yoktur.ancak kendinden daha güçlü olan bir şeyi araya koyması gerekir söz verdiğinden inanilmasi için işte o da erkektir erkek sözüdür.
sözler kaybedecek bir şeyi olanlar içindir.kendimizden üstün değerler için söz veririz.bir erkeğin erkeklik sözü vermesi sözünü yerine getiremediğinde aslında kadın gibi zavallı güçsüz aciz yalancı bir varlığa dönüşeceği manasına geliyor.
sözün doğasında değerler vardır.tanrı için,şerefimiz ve namusumuz için söz veririz.bunlar bizim asla kaybetmek istemeyeceğimiz değerlerdir.işte bu yüzden,erkek sözünü tutmazsa erkekliğini kaybeder.bu büyük bir utançtir.kadının ise kaybedecek bir şeyi yoktur.zaten kadın olmak yeterince utanç vericidir.. çünkü kadın olmak ikinci sınıf olmaktır.
bir çok ataerkil toplumda zaten kadından asker olmaz,kadından imam (din görevlisi) olmaz,peygamber olmaz,lider olmaz vs vs...
onun için kadının kendinden daha güçlü ve yüksek bir varlık olan erkek için söz vermesi ve yemin etmesi gerekir..
günümüzde bu konuyu bu kadar keskin ele almanın yanlış olduğu ortada.daha feminen bir dünyaya gidiş olduğunu biliyoruz.ama yine de bu mevzunun köklerini burdan aldığını anlatmak gerek.
çok daha eski zamanlarda doğumun mucizevi anlamlar taşıdığı insan aklının tamamen doğum yapan kadını tanrılaştırdığı anaerkil toplumlarında var olduğunu sözlerimize eklemek gerekir.
bu bir kadının bir erkeğe yapacağı en güzel iltifatlardan birisidir ve erkeğe sözüne güvenilir dürüst mert demek ister hatun kişisi amma velakin öyle değildir kadınlarında sözü güvenilirdir 'kadın sözü' denilmelidir.
