biz kadınlar aslında herşeye ağlarız. bazen gözümüzden yaşların hangi ara indiğini bile fark etmeyiz. seviniriz ağlarız, dövülürüz ağlarız, üzülürüz ağlarız, aşk filmi izleriz ağlarız, acıklı film sahnelerinde ağlarız, aldatılırız ağlarız, bazen aldatır vicdan azabı çeker ağlarız. hiç bitmez ağlak hallerimiz kabul ediyorum.
bazen tek bir kelime bile yeterli olabilir ağlamamız için. ama o tek kelime kadının en büyük düşmanı olabilir. çok tehlikelidir. dikkatli olmak gerekmektedir. bundan dolayı o yaşları silmeyi biliniz ve acilen durdurmak için birseyler yapınız.
.kolay mı öyle kadını mutluluktan zırıl zırıl ağlatmak.çok seviniz kadınları çok öpünüz ki hep ağlasınlar mutluluktan.kadınları ağlatmak her erkeğin becerebileceği iş değildir.
--spoiler--
işte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının. Yutkunamaz, nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canını çok acıtır. Gözleri buğulanır kadının sonra.
Ağlamayacağım, der içinden. Ama engel olamaz işte.
Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplamaktadır.. Bu acıya ne kadar karşı koyabilir ki bir kadın. ince ince süzülür yaşlar gözünden; önce birkaç damla, sonra bir yağmur seli… Ve kadın ağlar; hem de çok!
--spoiler--
kadın her ayrıntıdan, her olgudan, her anıdan veya hissettirilen her duygudan mutlu olmaya çalışarak bir yaşam sürer. mutlu olmak için neden arıyordur yani. milyonlarca seçenek sunar önünüze onu mutlu etmeniz için. işte bunların dışında kalan ender şeylerdir kadını ağlatan... bravo!
her şeye ağladıklarını söylenirr kadınlar. sulugöz insanlar topluluğu. öyle mi? yoksa daha çocukluğundan bugüne içinde bulunduğu ikinci plandalığın bir yansıması mı? sesinizi yükselttiğinizde ağlayan bir kadın acaba gerçekten durumu büyütüyor mudur? yoksa geçmişin de en ufak hatasında yediği azarlar mı geliyordur aslında aklına. ve en kötüsü bunların aklına geldiğinden haberi yoktur mesela. neden ağlıyorsun sorusuna ''sevgilim bana bağırdı'' diye cevap vermesi kaçınılmazıdr. bilmiyordur. gözlerine o yaşlarına ''artık insan olmak istiyorum ulan!'' tarzı beyinsel çırpınışların gönderdiğini kendi de bilmiyordur. acı...
babada başlar gözyaşı. zaten onun yüzünden de devam eder. günümüz toplumunda aile içi aşırı huzursuzlukların neredeyse 2 ailede bir başgösterdiğini düşünürsek, anne veya baba unsuru en önemli unsurdur kadın hayatında. babadan gerekli şevkat ve korumayı göremeyen kadın mutlaka kendisinde sığınma hissi yaratabilecek her türlü erkeğe verecektir kalbini. evet kalbini... başka? yok. sadece kalbini... ve bu erkekler ağlatacaktır onu. onların da suçu değildir bir yerde, beklentinin boyutundan haberleri yok neticede. zaten ağlatan aslında o erkekler değil, babadır.
sevişmek ağlatır kadınları. saçma? değil. ççoğu kadın gerçekteninandığı ve geleceği paylaşabileceğini düşündüğü bir erkekle yattığı günün ertesi günü ağlar erkek yokken. nedeni de çok belirgin değildir üstelik. kendi içinde yaşadığı belirsiz tedirginlik de olabilir, daha önce tenine dokunan anlamsız ellerin beynine sıkıca yapışması da... bu belki de peşin peşin bir ağlamadır. sonrası için...
kadına ağlamak yakışır onun dışında. çünkü ağlamak kadını yaşatır. çok şey biriktirir kadın içinde, ve eğer sizin karşısınzda bunları döküyorsa bu tılsımın kıymetini bilmelisiniz.
he çok beğendiği armani montu alamadı diye ağlayanları soracaksınız...
zor değildir. değer veriyormuş gibi yapıp bütün değerlerinin içine sıçın ondan sonra kaçın. bak bakalım nasıl sel oluyor oralar.
nereden mi biliyorum,kendimden. küçük göller yaratmışlığım var.
zor olmayandır. önemli olan kolay değil zoru başarmak, bir kadını ağlatmamaktır.
illa da ağlatırım derseniz regl döneminde bi dram filmi verin, kavga edin. zaten ağlar. zor mu yani? ya da sadece kavga edin, seni istemiyorum deyin. o da olmadı sizi başkasıyla öpüşürken görmesini sağlayın. basit şeyler bunlar.
size kalbini korkmadan açtıysa, tek istediği kollarınızda olmaksa, dürüstse, samimiyse yapmayın efendim. yazık. ne yaptı da bunu haketti diye vicdanınızla kalmaya değmez.