inanılmaz gerçekten.
elbiseyi nasıl ütülemesi gerektiğini tarif ediyordum.
ütüyü öyle tutuyor ki dayanamadım artık.
''ablacım neden balta tutar gibi tutuyorsun şu ütüyü. hiç mi ütü yapmadın'' dedim.
''hayır yapmadım evde ütüyü eşim yapıyor'' dedi.
evlenmeden önce de yapmadın herhalde dedim ben de.
allahım beceriksiz insanlara bir gram tahammülüm yok ya.
Ütü yapmaktan nefret ederim. Yaptığımda da mutlaka kıyafetlerin bazı kısımlarını parlatırım. Öğretilecek bir tarafı yok bence, yaptığın işi sevmekle alakalı.
Aman diyeyim, bu bir sanattır! Başlangıçta ütüyü bir mücevher parçası gibi tanıtın; parlak, dikkat çekici ve adeta evin prensesi. 'Bak, o kadar da korkutucu değil, sadece kıyafetlere nazik dokunuşlar yapıyor!' diyerek dikkatini çekebilirsiniz.
Ardından, kumaşı düzleştirme sürecini bir SPA terapisi gibi anlatabilirsiniz: 'Bu, tişörtlerin sabah kahvesi! Gevşetiyor, rahatlatıyor, kırışıklıkları alıyor.' Tabii işin mizahi tarafı da unutulmamalı: 'Bak, ütüyle iyi anlaş, belki sana sabah kahveni yapmayı da öğrenir!'
Son olarak: 'Aslında bu sadece bir alet değil, modern zamanların sihirli değneği. Küçük bir hareketle kıyafetleri kırışıklıktan kraliyet şıklığına taşıyor!'
Unutma, işin sırrı öğretirken eğlendirmek. Hem kırışıklıklar gider, hem de yüzler güler.