Öyle bir hayat yaşıyorum ki,
Cenneti de gördüm, cehennemi de
Öyle bir aşk yaşadım ki
Tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de
Bazıları seyrederken hayati en önden
Kendime bir sahne buldum oynadım
Öyle bir rol vermişler ki
Okudum okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde
Hem kızdım hem güldüm halime
Sonra dedim ki söz ver kendine
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin
Öyle bir hayat yaşadım ki, son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymiş ki zaman
Hep acele etmem bundan, anladım
Freidrich Nietzsche
Nietzschenin sevgilisi Salomeye yazmış olduğu siirdir. Şebnem Ferah seslendirmistir.
Yandı yine sigaram karanlık bir gecede.
Ahkam kesti rüzgar titretti kederle.
Çıktı ortaya ay sen yankılandın yüreğimde.
Ve saklandım.
Ne ben anlayabilirdim ne de anlatabilirdim.
Yardan ayrı olmak sığdırılamaz dizelere.
Gülüşünü duymak gözlerinin içine bakmak
Sarıldım sigaraya duman oldu dertlerim.
Çektim içime bir tek sen çıkmadın sadece sen.
Yerini doldursun diye bazen bir demet papatya alırım.
Bazen bir şişe şarap, seni görür gibi olurum.
Ve kapanır gözlerim öylece kalırım dakikalarca.
Gözlerin gelir aklıma, saçların, dudakların!
Bir yolcu durdurdu beni ve sordu kimsin sen?
Dedim ki bir şişe şarap ve bir demet papatyayım.
Şimdi sende öyle bakarsan bana , ne anlarım ben söylediğim şarkılardan.
Her defasında başa dön derim ama kalırım sen anlamazsan.
Kirli camlardan bakarım güneşin aydınlığına ve kirine değil de
Her defasında temizlemediğime yanarım.
Güzel kadın , sessiz kadın , nerelerdesin sen..
Efendi kelimesi ben büyürken sokağımdan kaçmış, çocukken ergenlik sivilcelerim insanların gözüne batmış.
Ot yesem bok yemiş diye milletin içinde kalmışki,
Oturmadan oturma eylemime, ya oturursa diye oturanlar ayaklanmış.
Sefaletten değilde, sefil yaşa diye az verilmiş, az kalan çoktan gitmiş.
Çok oldun diyip şamar yemiş ben.
Ha unutmadan tekrar edeyim. Güzel kadında sen. Neden bakmazsın sen.
içimin sızladığı geceler yorgana sarılıp sırılsıklam izlerim duvardan dökülen terleri.
Bazen güneş doğmadan uyuyamam.
Sanki bütün kötülükler sabahına yok olurmuş gibi açar camı koklarım , şehrin ortasında ıslak ormanların güzelliklerini.
En azından öyle hissederim , betondan kaplı çiçekleri.
Kurduğum hayalleri anlatırım. Anlatır inan diye gözlerine bakarım.
inanmazsın , hepsi gerçek olur , sen inanmadığını da hatırlamazsın.
Olsun.. Zaten sende böyle bakarsan bana , ne anlarım ben söylediğim türkülerden.
Varsın unutulsun , unutulsun da hatırlarsın elbet söylediğim şiirlerden.
Parmaklasak hoşlarına gider bunların
"Nefret" duyuyorum
Dediğimde inanmayın
Çünkü insanlara sinirlendiğimde
Kelimelerim tek başlarına uzaydaki
Yönsüz ışınların nümayişinde yer alırken
Cümleler kurarak
Bir iç savaşın silah ticaretini yönetirim.
sen benim;
yaradandan ötürü yaradılanı sevişim,
bir adım gelene on adım gidişimsin
ve herkesi olduğu gibi kabul edişimsin
sen benim;
bugünüme şükür ve
yarınıma dua edişim,
azla yetinişim,
çoğa göz dikmeyişimsin,
ve kapanmayan avuç içimsin
Gülünce daha güzel
Ağlayınca çok masum
Kızınca hem yırtıcı
Hem de hoş oluyorsun
Sevince daha mutlu
Sevilince doyumsuz
Gönlümün her köçşesi
Senle dolduruyorsun
Seviyorum seni haberin olsun
Benim gibi bir sevgili sanma bulursun
[reklamıgizle /
hideads]
[ kaynak: http://sarki.alternatifim.com/
goster.asp?ac=47104 ]
Benim gibi bir seveni çok zor bulursun
Yüzünün güllerinin
Kızınca gözlerinin
Hayranı meftunuyum
Kısık kısık sesine
Hadi gel deyişinin
Acayip tutkunuyum
Delice tutkunuyum
Seni gördüğüm zaman
yerimde duramıyorum
içim içime sığmıyor
vede anlatamıyorum
Sana dokunmamak çok zor
Kendimi tutamıyorum
Tüylerim diken diken oluyor
mahvoluyorum
Bak bunlar ellerin senin bunlar ayakların
Bunlar o kadar güzel ki artık o kadar olur
Bunlar da saçların işte akşamdan çözülü
Bak bu sensin çocuğum enine boyuna
Bu da yatak olduğuna göre altımızdaki
Sabahlara kadar koynumda yatmışsın
Bak bende yalan yok vallahi billahi
Sen o kadar güzelsin ki artık o kadar olur
işte bak sen gözlerin de burda
Gözlerinin ucu da burda yaşamaya alışık
iyi ki burda yoksa ben ne yapardım
Bak çocuğum kolların işte çıplak işte
Bak gizlisi saklısı kalmadı günümüzün
Gözlerin sabahın sekizinde bana açık
Ne günah işlediysek yarı yarıya
Sen asıl bunlara bak bunlar dudakların
Bunların konuşması olur öpülmesi olur
Seni usulca öpmüştüm ilk öptüğümde
Vapurdaydık vapur kıyıya gidiyordu
Üç kulaç öteden istanbul gidiyordu
Uzanmış seni usulca öpmüştüm
Hemen yanımızdan balıklar gidiyordu
En güzel demek çok iddialı olsa da
en güzellerinden biri bu şiirdir.
Ben senin en çok sesini sevdim
Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
Önce aşka çağıran,sonra dinlendiren
Bana her zaman dost, her zaman sevgili
Ben senin en çok ellerini sevdim
Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
Nice güzellikler gördüm yeryüzünde
En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak
Ben senin en çok gözlerini sevdim
Kâh çocukça mavi, kâh inadına yeşil
Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil
Ben senin en çok gülüşünü sevdim
Sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran
Unutturur bana birden acıları, güçlükleri
Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman
Ben senin en çok davranışlarını sevdim
Güçsüze merhametini, zalime direnişini
Haksızlıklar, zorbalıklar karşısında
Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini
Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
Tüm çocuklara kanat geren anneliğini
Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
Sensin, her şeyin üstünde tutan sevdiğini
Ben senin en çok bana yansımanı sevdim
Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni
Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...
yazan kişinin abazalığı ile şiirin güzelliği doğru orantılıdır. şimdi eksilemeden önce bi dinleyin. ya bi dinleyin bi.
tarih boyunca edebiyat kime yapıldı? iyiye, güzele, duygusala, kötü güne, kahramanlığa, umuda, ölümsüzlüğe. neden yapıldı? övmek, derdini anlatmak, sonra hatırlamak, hoşnut etmek için. konuyu laf salatasına çeviresim yok, şiire gelelim. şiire de değil, teması aşk, sevgi vs olan 'bir kadına yazılmış şiir' e gelelim. Neden yazdın birader sen bunu demezler mi adama? karşındaki hatunun güzelliğini övdün, ona içinde tuttuğun duyguları saçtın, kalbini kağıda döküp sonra hece hece seslendirdin. iyi yaptın güzel yaptın. karşındakinin sadece memelerini açıp aklını başından alabileceğini biliyorsun ama hala edebiyat parçalama peşindesin değil mi? evet. kimse taşaklarını kaşıyan ya da donu atleti atıp koşan bir erkeğe bakıp azmaz ama bir kızın memelerini açıp sokakta gezdiğini ve kimsenin tahrik olmayacağını hayal etmek imkansızdır. şimdi burada güzel olan kadın vücudu mu yoksa erkeklerin seks manyağı olması mıdır? yani seni cezbeden şeyi övmek için birkaç kelimeyi bir araya getirip bunu da 'şiir' diye piyasaya çıkardın yani.
özet geçeyim; bir adamın amcığa merakı ne kadar fazla ise o adam o kadar güzel över aslında içindeki tutkuyu. ulaşılamayana ulaşmanın yolu onu etkileyip sana gelmesini beklemektir. 15 yıllık evli olup karısına şiir yazan erkek tanıyan var mı? benim babam da anneme çiçek alır tamam güzel bir şey ama hiçbir erkek alacağını aldıktan sonra romantik kalmaz. net olun beyler. Karşında bal dudağını, elma yanağını övdüğün hatun senin için zaten doğanın kanunu olanı yapacak. boşa enerjini ve zamanını birkaç kelimeyi bir araya getirmek için harcama. Zaten tarih boyunca am meraklısı adam çokmuş ki kadın şair yok denecek kadar az? (Lale Müldür, Perihan Mağden, gülseli inal, Gülsüm Akyüz, Melisa Gürpınar, Gülten Akın, Türkan ildeniz.. türkler arasında sayabildiklerim bu kadar anca. erkek şairleri saymaya kalksam finallerim başlar o derece.)
çünkü senin ulaşman gerekene ulasman için onu övmen gerektiğini sana birileri aşılamış. at artık o kuruntuyu kafandan. dal daşşak gez demiyorum kimseye tabi; ama oturup da kafan basmıyorsa zorlama. elma yanağı bal dudağı överken karpuz g.tü düşlersen o iş olmaz.
özetin özeti;
bana yar olmayan devr-i devranin,
izzet-i ikramını sikeyim.
yansın bu ibneler
su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim,
ben deli miyim?
mecnun gibi bir am için çöllere düşeyim,
verirse verir, vermezse leylayı da sikeyim..
Kısa cümlelere yüklenmiş çok derin anlamlar içeriyorsun.
Benim dilimde senin karşında edilebilir tek kelime yok.
Konuşamamak da olurmuş insanın ağrısı.
sancısız tek bir harfim yok.
Sana kendimi imkansız gördüğüm yerden bağırıyorum, beni duy beni söyle, bana bak, kırıksız tek gülüşüm yok.
Ya eksiğim ya da olması gerekenden çok uzakta biçimsiz.
Bütün bunların arasında kalmış bir günün günaydın olması söz konusu değil benim için, buna alıştım.
kötü mü bu olan.
Çok alkollü, çok kafası güzel bir geceden arıyorum seni.
beni al, bana sarıl, beni öp.
Türkçeden başka dil bilmem,o da yetmiyor sana anlatmaya.
Öyle bir şey sendeki, kimsede görmedim böylesini.