Hoşgeldin kadınım benim hoş geldin
yorulmuşsundur;
nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
ne gül suyum ne gümüş leğenim var,
susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
acıkmışsındır;
beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
memleket gibi yoksuldur odam.
Hoşgeldin kadınım benim hoşgeldin
ayağını basdın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde
ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam...
bunu yıllar önce yine bir sözlükte görmüş ve kopyalamıştım. adam ne yazmış demiştim içimden. yazan belki bilinen biridir, belki de sadece bir sözlük yazarı. eğer öyleyse şimdi aramızda da olabilir. buradaysan eğer ve okuyorsan sağlıcakla kal. ya da masaya iki kere vur.
--spoiler--
2000 yılının aralığında hayatıma bir daha çıkmamak üzere giren, 2005 ocak ayında adı artık benimle anılmasa da hayatımda var olmaya devam eden, benim için olan değerini ifade edecek kelimeyi bulmanın imkansız olduğu dünya güzeli bir varlık. karşı olduğum ve kaçtığım askerliği, kendisini biraz olsun unutturacağı düşüncesiyle kurtarıcı olarak görmemi sağlayan, askerde her gece elimin üzerindeki isminin dövmesine bakıp gözyaşıma davetiye çıkartan diğer yarım. kağıt kaleme sarılıp dertlerimi anlatma çabası içerisindeyken aşık olduğum şehirden ve aşık olduğum kadından dörtyüzküsür kilometre uzakta yüzlerce sayfa mektubu bana yazdıran, gri ve puslu dünyada gökkuşağı gibi olan insan, birlikteyken o'nu kaybetmektense kendi hayatımı kaybetmeyi göze alabildiğim, ama sevgisini çekmesine asla tahammül edemediğim, kabullenemediğim, beni son öpüşünün üzerinden dört sene geçmesine rağmen halen "hergün" hatırlanan, gözlerime hüzün bırakan ve o hüzünlere başkalarını aşık eden, yazdığım her programın içinde adı mutlaka geçen, bana bir ömür boyu kendisine aşık olarak kalma cezasını veren, "o" yanımda olmasa bile verdiği ceza ile dünyayı yaşanılabilir hale getiren, insanlık tarihinde bilinen bütün manevi güçlerden daha güçlü olarak bedenimi esir alan "karşı kıyının güzel kızı"
--spoiler--
En güzel demek çok iddialı olsa da
en güzellerinden biri bu şiirdir.
Ben senin en çok sesini sevdim
Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
Önce aşka çağıran,sonra dinlendiren
Bana her zaman dost, her zaman sevgili
Ben senin en çok ellerini sevdim
Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
Nice güzellikler gördüm yeryüzünde
En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak
Ben senin en çok gözlerini sevdim
Kâh çocukça mavi, kâh inadına yeşil
Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil
Ben senin en çok gülüşünü sevdim
Sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran
Unutturur bana birden acıları, güçlükleri
Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman
Ben senin en çok davranışlarını sevdim
Güçsüze merhametini, zalime direnişini
Haksızlıklar, zorbalıklar karşısında
Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini
Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
Tüm çocuklara kanat geren anneliğini
Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
Sensin, her şeyin üstünde tutan sevdiğini
Ben senin en çok bana yansımanı sevdim
Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni
Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...
--spoiler--
gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
onlardan kalbime sevda geçmiyor
ben yordum ruhumu biraz da sen yor
çünkü bence şimdi herkes gibisin
yolunu beklerken daha dün gece
kaçıyorum bugün senden gizlice
kalbime baktım da işte iyice
anladım ki sen de herkes gibisin
büsbütün unuttum seni eminim
maziye karıştı şimdi yeminim
kalbimde senin için yok bile kinim
bence sen de şimdi herkes gibisin
--spoiler--
nazım hikmet
Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
iyisi mi,beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin
Fedakarlığımı anlıyorsun
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yaşarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben. ...
gidersen yıkılır bu kent, kuşlar da gider
bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında
yanlış adresteydik,'kimliksizdik' belki
sarışın bir şaşkınlık olurdu bütün ışıklar
biz mi yanlızdık, durmadan yağmur yağardı
üşür müydük nar çiçekleri ürpeririken
gidersen kim sular fesleğenleri
kuşlar nereye sığınır akşam olunca
sessizliği dinliyorum şimdi ve soluğunu
sustuğun yerde birşeyler kırılıyor
bekleyiş diyorum caddelere, dalıp gidiyorsun
adını yazıyorum bütün otobüs duraklarına
öpüştüğümüz her yer adınla anılıyor
bir de seni ekliyorum susuşlarıma
selamsız saygısız yürüyelim sokakları
belki bizimle ışıklanır bütün varoşlar
geriye mapushaneler kalır, paslı soğuklar
adını bilmediğimiz doslar kalır yalnız
yüreğimize alırız onları, ısıtırız
gardiyan olamayız kendi ömrümüze her akşam
gidersen kar yağar avuçlarıma
bir ceylan sessizliği olur burada aşklar
fiyakalı ışıklar yanıyor reklam panolarında
durmadan çoğalıyor faili meçhul cinayetler
ve ölü kuşlar satılıyor bütün çiçekçilerde
menekşeler nergisler yerine kuş ölüleri
bir su sesi bir fesleğen kokusu şimdi uzak
yangınları anımsatıyor genç ölülere artık
bulvar kahvelerinde arabesk bir duman
sis ve intihar çöküyor bütün birahanelere
bu kentin künyesi bellidir artık ve susuşun
isyan olur milyon kere, hiç bilmez miyim
sokul yanıma sen, ellerin sımsıcak kalsın
devriyeler basıyor karartılmış evleri yine
gidersen yıkılır bu kent kuşlar da ölür
bir tufan olurum sustuğun her yerde
ağlıyormusun tıpkı sende benim gibi
boğazın düğümleniyor mu adım aklına gelince tıpkı benim gibi
düşünüyormusun tıpkı benim seni düşündüğüm gibi
özlüyormusun tıpkı benim gibi
her duyguyu hissetsende sevemessin tıpkı benim gibi...