hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?
hep böyle içinde bir uzak ışık mı yanar?
bakışlarında beni dinlendiren bir şey var,
kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin.
bir yelkenliyim şimdi ben senin limanında.
fırtınalardan geldim. sende dinleniyorum.
bu huzur, bu sessizlik hiç bitmesin diyorum
en eşsiz dakikalar sürsün senin yanında.
hiç yumma gözlerini, ışığın eksilmesin,
gündüzüm aydınlığım, ipek böceğim benim.
güz bahçemde açılmış o son çiçeğim benim.
yorgun kalbim seninle elem nedir bilmesin;
ayırma gözlerimden çocuksu gözlerini,
O sakin o yalansız, o kuytu gözlerini.
sevgilim
yeşil eriğim benim
ben içine hapsolmuş çekirdeğinim senin
hapiste günler ağır geçer diyorlar
olsun, ben vazgeçtim hürriyetimden
yeter ki yetim bir çocuk gibi bırakma yüreğimi
zira sensiz bu can bir yüktür yüreğime
kaldır öpülesi alnını ve bak bana
karım , kızım, yoldaşım….
bir tek gözlerim değişmedi sana
bir tek gözlerim
yaşlanmak etin sarkması, etin gevşemesi, saçın beyazlaması değil gülüm,
gel bu akşam buna başka bir anlam bulalım
yaşlanmak belkide aşktan ve ölümden korkmak demektir.
benim en büyük kudretim
senin sahiden ıslak şehrimde olduğunu bilmek
hatta şu an geceliğinle balkondasın
dokunmaya çalışıyorum ince parmaklı ellerine
yoroz değil kararan, yoroz değil
yüzümde ışığından ayrılmanın kederi var bu akşam
biraz da "işte geldik gidiyoruz"un hüznü
ama sen kaldır öpülesi alnını ve bak bana
karım, kızım, yoldaşım;
ama gördün mü gülüm
bır tek gözlerim değişmedi sana
bir tek gözlerim;
volkan konak bunu okuyordu ve fakat benim bildiğim nazım'a ayit bir şiir.
yanıma gelirsen eğer,
içimde eritirim seni.
kardan sonra güneş, günden sonra gece de öyle.
ben eritirken sen erirken,
seveceğiz birbirimizi,
yüzüme bakarsan eğer, dokunurum sana.
havayla kuşlar, denizle kıyıda öyle.
ben dokunurken, sen dokunurken,
ben dokunurken duyacağız birbirimizi.
şarkımı söylersen eğer, kaybolurum sende.
denizde damla, şehirde insanda öyle.
ben kaybolurken, sen ararken,
ben kaybolurken, bulacağız birbirimizi.
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.
hoş geldin kadınım
hoş geldin kadınım benim hoş geldin
yorulmuşsundur;
nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
ne gül suyum ne gümüş legenim var,
susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
acıkmışsındır;
beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
memleket gibi yoksuldur odam.
hoş geldin kadınım benim hoş geldin
ayağını basdın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde
ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam...
"...
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın.
..."
bedri rahmi eyüboğlu.
kendimi sileceksem,
bilirim sende varım.
senin ben yarısıyla seni ben tamamlarım.
seni sende bütünler,
sana sende inanır,
seni sende silerim,
seni bende yazarım..
ben bir ayten'dir tutturmuşum
oh ne iyi ayten'li içkiler içip sarhoş oluyorum ne güzel
hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin
biraz ayten sürüyorum güzelleşiyor
şarkılar söylüyorum şiirler yazıyorum
ayten üstüne
saatim her zaman ayten'e beş var
ya da ayten'i beş geçiyor
ne yana baksam gördüğüm o
gözümü yumsam aklımdan ayten geçiyor
bana sorarsanız mevsimlerden aytendeyiz
günlerden aytenertesidir
odur gün gün beni yaşatan
onun kokusu sarmıştır sokakları
onun gözleridir şafakta gördüğüm
akşam kızıllığında onun dudakları
başka kadını övmeyin yanımda gücenirim
ayten'i övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz
bir kadehte sizinle içeriz ayten'li iki laf ederiz
onu siz de seversiniz benim gibi ama yağma yok
ayten'i size bırakmam
alın tek kat elbisemi size vereyim
cebimde bir on liram var
onu da alın gerekirse
ben ayten'i düşünürüm, üşümem
üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar
parasızlık da bir şey mi ölüm bile kötü değil
aytensizlik kadar
ona uğramayan gemiler batsın
ondan geçmeyen trenler devrilsin
onu sevmeyen yürek taş kesilsin
kapansın onu görmeyen gözler
onu övmeyen diller kurusun
iki kere iki dört elde var ayten
bundan böyle dünyada aşkın adı ayten olsun.
Sevdiğim ikinci kadınsın sen
ilkini sevmeye mecburdum
Çok iyiliği oldu bana
Ve hayatımda hiçbir mecburiyeti onun kadar sevmedim
Sevdiğim ikinci kadınsın sen
ilkinin yerini alman mümkün değil
O öğretti bana sevmeyi
O öğretmese sevemezdim seni bile
inan o tuttuğu için ellerimden
Yürümeyi öğrendim, koşabildim sana
Onun gözlerine benzediği için gözlerin
Alamadım gözlerimi senden
Sana aşığım, seni seviyorum
Sevdiğim ikinci kadınsın sen
Hayatım boyunca omuzumda taşıyorum onu
Ve sen her sabahımdasın
Kıskanma
Alfabede bile senin adının baş harfi ondan sonra gelir
Kalbim şimdi senin
Onun kadar sev beni kafi
O doğurdu, sen öldürme