bir kadına yapılabilecek en büyük kötülük

entry160 galeri0
    1.
  1. kendi rızası olmadan yapılan şeyledir.

    (bkz: ankete gel)
    2 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. sizinle ilgili hayaller kurmasına neden olacak umutlar saçmak
    4 ...
  5. 4.
  6. düğün günü başka birisini sevdiğini söylemesidir.
    1 ...
  7. 5.
  8. 6.
  9. 7.
  10. "boşuna uğraşmışsın, saçın güzel olmamış" demek...
    2 ...
  11. 8.
  12. 9.
  13. seçenek olduğunu düşündürmeyin...
    bir kadına asla önce tercih konusu olduğunu, sonra da onu tercih ettiğinizi veya etmediğinizi söylemeyin.
    siz tercihinizi yapın ama o bilmesin ortada ne olup bittiğini...
    * * *
    2 ...
  14. 10.
  15. 11.
  16. ona inanmak ve güvenmek.
    sadece şans vermek, eline fırsat geçtiğinde aldatmamak.

    hele ki o seni "sana tapıyorum" derken aldatmışsa kişi psikolojisiyle söylenebilecek laflar.

    tüm bunları yapmayınca aslında daha da müthiş oluyor. şöyle ki:

    bu kız arkadaşımızın bir tarafı kalkar ve bir sonraki ilişkide sevgilisi diye tabir ettiği arkadaştan hayatında yemediği derecede tokatlar yer ayar manyağı olur. bütün insanlara rezil olur adı çıkar.

    bence en büyük kötülük budur.

    fırsat varken aldatmayın, ilişkiyi o bitirsin, sonrasını sadece izleyin...
    size işkence çektirmeye çalışabilir... sesinizi çıkartmayın, sizin de güleceğiniz günler gelecektir elbet.
    haklı çıkmak kadar zevkli bir şey yok.

    aldatmadım mutluyum. o ise sürünüyor.
    3 ...
  17. 12.
  18. eğer kız platonik ya da karşılıksız bir aşkla bağlanmışsa oğlana, ve oğlan da bunu bilip kıza yavşıyor, sonra hiç bir şey olmamış gibi davranıyorsa, aradan zaman geçip kız 'biz neyiz?' diye sorduğu vakit 'sadece arkadaşız. takıldık biraz işte.' gibisinden cevap veriyorsa işte o oğlana cehennemin dibi mübahtır.

    edit: ha bi de bunun üstüne gidip kızın bilmem kaç senelik kankasıyla çıkan tipler vardır ki sonlarını düşünmek bile istemiyorum.
    4 ...
  19. 13.
  20. hakkında dedikodu yapmak ve olur olmadık yerde yalan yanlış şeyler söylemektir.
    4 ...
  21. 14.
  22. sever gibi yapmak ve aciksozlu olmamak hislerinle ilgili.
    5 ...
  23. 15.
  24. 16.
  25. şu gerçeği görelim ki bu ortamda çok çok azımız , türk kadını dışında bi kadını üzebilecek kadar ona yaklaştı.. he feysteki hey beybi tarzındaki mesajlar ve erasmustaki sikişler hariç..

    dolayısıla bu kadın illa ki türk kadınıdır.. türk kızı / kadını neye dayanamaz ? diğerleri gibi olmaya.. çünkü hep farklı olduğunu düşünür.. evet hepsi aynı röfleli saç modelinde , aynı tayt çanta kombinasyonunda , aynı kelimelerdedirler ama aslında "ben diğer kadınlara benzemem"dir hepsi..

    bi kadını , türk kadının "bence sen de herkes gibisin , he neclayı sikmişim he seni , niye sana mesai harcayayım bi neden göster" diyerek üzebilirsiniz..

    ama olsun belki böylece , özgün olmayı öğrenir.. size ilerde tipik "salak =((( git o orospulara o zaman" tepkisini vermek yerine , teşekkür eder..
    5 ...
  26. 17.
  27. başka bir kadın. aynı zamanda edilebilecek en büyük hakarettir.
    1 ...
  28. 18.
  29. o sizin her zor anınızda yanınızdayken o bir yerlerde tutunmaya ve güçlü olmaya çalışırken köstek olmanız. tek başına bırakmanız. tüm erkekler bir olup üzerinden ego tatmini yapmanız.
    3 ...
  30. 19.
  31. evladının elinden alınması.
    6 ...
  32. 20.
  33. 21.
  34. gözünün içine baka baka yalan söylemek.
    4 ...
  35. 22.
  36. bu yaşanmışlıktaki adamın yaptığıdır:

    ağlayan bir ses vardı telefonun diğer ucunda...

    güçlükle, "hamileyim" dedi.

    buz gibi bir mantıkla,"doğurmayı düşünmüyorsun herhalde!" dedim.

    hıçkırıkları arasında "karnımda canımdan bir parça var! ben ondan nasıl vazgeçerim?" diyordu...

    sessizlik oldu...

    o, o sessizlikte parçalanıyordu... köşeye sıkışmış yaralı bir kedi yavrusu çaresizliğinde kıvranıyor, acı çekiyordu.

    bense, içim delice sızlasa da, hayatına yeni parmaklıklar getirip, onu bir daha asla kurtulamayacağı zindana kilitleyecek olan kararından vazgeçirmeye çalışıyordum.

    evet minicik bir can vardı karnında. tüm masumiyetiyle can buluyordu oracıkta. bense en sevdiğim arkadaşıma onu öldürmesini öneriyordum. o an için ben de ölmek istedim. hayat ne kadar da acımasızdı.

    keşke büyük bir sevinçle, "yaşasın! yeniden teyze mi oluyorum? tebrik ederim tatlım!" diye neşeyle şakıyabilseydim...

    keşke,
    yeni güne uyuşturucu kullanarak başlayan,
    bir önceki evliliğinden olan oğlunun yüzünü görmeyi arada sırada yapılması gereken bir mecburiyet olarak gören,
    "evine gel" dediği için, bir süre önce hastalıkta sağlıkta yanında olacağına söz verdiği eşini döven,
    kazandığı üç kuruşu sokak fahişelerine yediren,
    onu haketmeyen bir adam olmasaydı keşke!
    bu her şeyden habersiz anneciğinin karnında hayat bulan masum miniğin babası...

    arada sırada uğradığı evine bir gün sarhoş gelip, içki kokan ağzı ve uyuşturucudan sersemlemiş bedeniyle sahip olmuştu karısına. ve bu masum ruh o gün düşmüştü bu yüzü gülmeyen kadının rahmine. ne acı!

    onu öldürmesini öneriyordum en sevdiğim arkadaşıma. küretajdı adı bu vahşi cinayetin. aldırmalısın diyordum. sanki kuaföre gidip kaşlarını aldıracakmışcasına...

    peki ya yaşaması?

    o daha günah değil miydi?

    5 yaşındaki yavrusuna, bin bir parasızlık, bazen moraran gözler ve evine uğramayan bir kocayla bakan kadına yazık günah değil miydi?

    aklı erdiğinde ilgilenmeyecek, rol model olarak şiddeti, uyuşturucuyu öğretecek bir babayla yaşam bulmak, gözü yaşlı çaresiz bir anneyle yaşamak, nasıl bir yere geleceğinden habersiz bu minik meleğe günah değil miydi?

    ne zor bir karardı...

    işe yaramayacak saçma teselli cümleleriyle cinayet önerimi karıştırıp cümleleri uç uca eklerken kanıyordum...

    o, canından bir parçayı mezara mı, yoksa bu mezardan beter yaşamamı göndereceğini düşünüyordu...

    med cezirlerde sürüklendik.

    mucize bekledik. her şey düzelsin istedik. ama mucizeler yalnızca masalarda oluyordu ve biz masal kahramanı değildik.

    yedi gün yedi gece düğün yapmamışlardı,

    sonsuza dek mutlu da yaşamayacaklardı,

    bu bebek de birbirini çok seven prensesle prensin aşk meyvesi değildi.

    sarhoş ve uyuşuk bir spermin mecburi açılan bacaklar arasında kendine bulduğu adresti...

    masalda değildik. masum meleğin yaşamı, yaşama başladığı gibi olacaktı.

    aşikardı...

    ağladık...

    içinden çıkamadığımız kör bir kuyuydu telefon konuşmamız.

    daha da derine sürüklenerek kapattık...
    4 ...
  37. 23.
  38. önce güven verip sonra yüzüstü bırakmak.
    1 ...
  39. 24.
  40. s.kip hamile bırakmak ve o çocuğa sahip çıkmamak.
    2 ...
  41. 25.
  42. dışardan gördüğüm kadarıyla...

    bir kadın ciddiye aldığı,panik olduğu bir konuda şaka yapmanızdan pek hoşlanmıyor hatta çıldırıyor...gerçi en büyük kötülük denemez ama bu birikiyor birikiyor en büyük kötülük bile olabiliyor.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük