evet yoktu adı. gerçi olsa da farketmezdi. onu çok sevmiştim. onu o gece, sokakta yalnız başına ve ağlarken gördüğümde, sadece meraktan, usulca yaklaştım yanına. farklı bir aurası vardı. kendime dedim ki, bu kadınla tanışmam lazım. daha önce hiçkimseye böyle yaklaşmamıştım. pardon bakar mısınız dedim. neden ağlıyorsunuz. korktuğum gibi olumsuz bir tepki göstermedi. o anda anlamıştım farklı biri olduğunu. bazı kadınların gerçekten çok değişik bir aurası var ve gördüğünüz anda çarpılıyorsunuz. bu da onlardandı. bir önemi var mı neden ağladığımın dedi. yok dedim. tekrar sordum, peki ismini bahşeder misin diye. boşver, dedi. beni kimsenin sevemeyeceği bir yere götürür müsün, başıma ne geldiyse beni sevenlerden geldi, dedi. peki, ya dedim, ya ben de seni seversem. nasıl sevebilirsin ki, lütfen bana bu kötülüğü yapma daha adımı bilmiyorsun. bir önemi yok dedim. dikkatlice yüzüme baktı, ben de onunkine. greenpeace'i kıskandıracak derecede yeşil gözleri vardı. gözlerine ada ismini verdim o an. iki küçük, yalnız ada. daha sonra, bir bara gittik. saatlerce konuştuk,dördüncü biradan sonra kimseye aldırmadan öpüşmeye başladık ama adını sormadım, o da benimkini sormadı.bir oyundu sanki bu. bozmak olmazdı..tuvalete gittiğinde, gizlice telefonunu karıştırdım, bari telefonunu öğrenirim dedim, kendi telefonuma çağrı attım. en son ayrılırken, yarın akşam yurt dışına gidiyorum, uzun süre dönmeyi de düşünmüyorum, lütfen yaşadıklarımızın tatlı bir hatıra olarak kalsın dedi, kimbilir belki bir gün yine karşılaşırız, dünya küçük dedi. peki dedim. yanağıma bir öpücük kondurup gitti. yıllar geçti, bu küçük dünyada onun gibi bir kadına rastlamadım.bir kaç ay sonra, random harflerle telefonuma kaydettiğim numarayı gördüm. midemde bir şeyler kıpırdadı. bir anlık tereddütten sonra aradım. bir kadın sesi, ....'e kayıtlı böyle bir numara yoktur dedi. varsın olmasın dedim, suratına kapattım operatörün.