bedeninizi ve ruhunuzu ele geçirdiğini sandığı diğer ruhlarla ve bedenlerle torbadan çekip, kaleler, piyonlar ve vezirler misali bir satranç tahtasına koyduğu ve kendince, çocukça ve şımarıkça oyunlar oynadığı andır.
işin kötüsü farkında olmadığınızı düşünür.
yaptığı şey ancak ya çok kontrollü ya da çok kötü bir insanın yapabileceği bir şeydir.
onursuz gurursuz olması,önüne gelen herkesle yatması, senin arkadandan sürekli yalan yanlış konuşması, habire dedikodunu yapması, sen ona arkadaşımdır canımdır kimse bir şey demesin diye çabalarken; seni nasıl ayakta sikceğini düşünmesi,arkandan milyonlarca iş çevirmeye kalkması.
biliyorum nefret sözün gelişi. hayatın parçası bu sözü pek sevemedim, kullanmadım, canlı cansız varlığa karşı hissedemedim.
kızdım, öyle böyle değil. köpürdüm adete. bira bardağı misali köpüğü reddettim, taştım, dışarı uğurladım duygularımı. bazen çok kırıcı, bazen çok kırılgan.
polemik hayatımın parçasıydı, hala da öyledir ya. çok hin oğlu hin olurum o anlar. pervasız, belki nobran, kibir. kadınla konuşurken beynim istemesem de egemendir, duygularımı, ruhumu teslim alır. her çıkacak incitici laf dudaklarımda müebbet, gün yüzü görmez. tam savaş hali. ulan derim içimden, gözlerim yalanlar içimi. ne yapayım kadına tutsağım ben. kızarım belki ama saniyeler bile tur bindirir kızmalarıma.
hissederim bazen, bize öyle davranma kırılacak bardak misali. elimde değil. çok kırdım ama bir kadını asla. ödül mü, ödül mödül beklemem ben, kırılırsam, üzülürüm, çekilirim kabuğuma, yumarım gözlerimi. gölgem hatıralarımın sığınağı.
malum anlarda elin çatalın üst kısmına gelmesi, sonra aynı elin burna yaklaşması ve daha sonra fark edilen bildiğin bok kokusu... Ne erekte ne yürekte kaldı bi şey.atın beni denizlere öleyim.