islamiyet de Cariye “Kadın Köle” demektir. Cariye’ye “mülk-i yemin” de denir ki, sağ elin mülkü demektir. Sağ elin mülkü demek, meşru hak sahibi demektir. Yani köle sahiplerinin istediği gibi kullanmaya yetkisi var anlamına gelen bu anlayışa göre köle sahibi; Kölesini isterse cinsel ihtiyaçları için kullanabilir, satabilir, hediye edebilir veya isterse hürriyetini de verebilir.
Bu kadınların islam’da ki statüsünün ne olduğunu anlamamız için kuranda Cariyelerle ilgili ayetlere bakmamız gerekir. Kuran’da Cariyelikle ilgili ayetler de müminlerin özel hayatlarında mahrem yerlerini eşleri ve cariyeleri dışında herkesten korumaları istenir, kadın köle yani Cariye kişinin özel hayatının parçasıdır, buna rağmen bu kadınlar statü olarak eşlerden ayrı görülmekte, eş olarak kabul edilmemektedir. Eşlerden ayrı görülselerde kuran’da Cariyelerle evlenmeden ilişkiye girilebileceği malesef açıkça dile getirilmiş, ilahi bir hakka dönüştürülmüştür. Bu hükmü içeren ayetlere bakalım;
Nisa-3 “…………….Eğer (birden çok evlilikte kadınlar arasında) adaleti gerçekleştirmekten endişe ederseniz, bir kadınla veya eliniz altında olan cariyelerle yetinin”
Müminûn-5,6 “Onlar/Müminler, mahrem yerlerini günahlardan korurlar. Yalnız eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri ile ilişki kurarlar.”
Mearic-29,30 “Onlar, mahrem yerlerini koruyan kimselerdir. Ancak eşleri, yahut sahip oldukları cariyeleri başka. Çünkü onlar (eşleri ve cariyeleri ile olan ilişkileri konusunda) kınanmazlar.”
Şimdi müslümanlar çıkıp “orada tecavüz edebilecekleri yazmıyor evlenmeden ilişkiye girebilecekleri yazıyor” diyebilirler. Tabi ki böyle bir savunmanın oldukça zorlama olduğu ortadadır. Unutulmamalıdır ki Cariye bir maldır yani sahibinin kişisel mülküdür, Bunun böyle olduğunu Kuran ayetlerinden de görebilmekteyiz. Daha başlangıçta da söylediğimiz gibi mal sahibi kişisel mülkünü dilediği gibi kullanabilir. Bakalım cariye kurana göre neymiş?
Ahzâb-50 “Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah’ın sana ganimet olarak verdiği ve elinin altında bulunan cariyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helal kıldık. …………………………. Allah bağışlayandır, merhamet edendir.”
Nisâ-24 “(Harp esiri olarak) sahip olduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlar da size haram kılındı. Allah’ın size emri budur. ……………………Allah ilim ve hikmet sahibidir.”
Bu ayetlerde görüldüğü gibi “savaşlada esir edilmiş kadınlara ganimet denmektedir”, Bir dini hükümde kadın ancak bu kadar aşağılanabilir. Kur’an’a göre Cariyeler kişisel maldır. ilişki için rızası aranmaz, önemli olan sahibinin ne istediğidir. iki ayette de savaş esiri olan cariyelerin helal olduğu açıkca belirtilmiş, ilişkiye girmek isteyen köle sahipleri gene kuran ayetlerine göre bu isteklerinden dolayı kınanamazlar, bu onların endoğal haklarıdır, dini hükümler ortada.
Bu hükümlerde ki iğrençliği örtbas etmek isteyen islam hukukçuları köle satın alma belgesinin evlilik akti olduğunu idda etmişlerdir. Oysa cariye satın alma belgesinin evlilik akti olmasının kuranda dayanağı yoktur. Çünkü ayetlerde eş ve cariye ayırımı yapılmıştır, istenirse cariyeler ile ilişkiye girilebileceği, gene istenirse bu kadınlarla ayrıca nikah akti (evlilik) yapılabileceği kuran’da hükme bağlanmıştır.
Gene islami çevrelerce kuranın köleliği kaldırmayı hedeflediği idda edilmektedir. Oysa kuranda köleliği kaldırmayı emreden tekbir ayet bile yoktur. Köleliği kaldırmak ima bile edilmemiştir. Aksine, belli başlı kurallara bağlanmış ve kurumsal hale getirilmiştir. Bu ayetleri görelim;
B-Kuran’da Cariyelik Kaldırılmak istenmiş mi?
(Ahzap-50) peygamberin Cariye alması helal. Yani cariyelik var uygulamada da sürdürülüyor kaldırma yok aksine teşvik edilmesi var.
(Nisa-24) (Harp esiri olarak) sahip olduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlar da size haram kılındı.
Bu ayetin yazılış nedenini açıklamak islamın ilk yıllarında yaşananları, cariye edinmenin teşvikini ve Muhammedin gerçekte nasıl biri olduğunu anlamanızı sağlayacaktır. Esir olarak ele geçirilen evli kadınlar bile helal kılınmıştır.
1-Muhammed b. Abdirrahman b. Bünanî, Muhammed b. Ahmed b. Hamdan’dan, o Ebû Ya’la’dan, o Amr en-Nakıd’dan, o Ebû Ahmed Zübeyri’den, o Süfyan’dan, o Osman el-Bettî’den, o Ebu’l-Halil’den, o da Ebû Said el-Hudrî’den şöyle dediğini bize rivayet etti: “Evtas Gazvesi’nin olduğu gün kocaları olan esir kadınları ele geçirmiştik. Onlara mücamaatta bulunmayı çirkin bulmuştuk. Peygamber (s.a.v.)’e bunu sorduk da bu âyet nazil oldu. Biz de o kadınları böylece helal bulduk.” [Müslim; er-Rada’: 35, 35 mükerrer/1456 s. 1080, Tirmizi; Nikah: 11/32; imam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, ihtar Yayıncılık: 120; Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 2/509.]
2-Ahmed b. Muhammed b. Ahmed b. el-Haris, Abdullah b. Muhammed b. Cafer’den, o Ebû Yahya’dan, o Sehl b. Osman’dan, o Abdurrahim’den, o Eş’as b. Sevvar’dan, o Osman b. Bettî’den, o Ebu’l-Halil’den, o da Ebû Said el-Hudrî’den bize şöyle dediğini haber verdi: “Rasulullah (s.a.v.) Evtas ahalisini esir alınca dedik ki: “Ey Allah’ın Rasulü, soylarını, kocalarını tanıdığımız esir kadınlarla nasıl mucamaatta bulunabiliriz?” Bunun üzerine bu âyet nazil oldu.” [Müslim;er-Rada’:35, 35mükerrer/1456 s.1080, Tirmizi;Nikah:11/32.]
3-Ebû Bekr Muhammed b. ibrahim el-Farisî, Muhammed b. isa b. Amraveyh’ten, o ibrahim b. Muhammed b. Süfyan’dan, o Müslim b. Haccac’dan, o Ubeydullah b. Ömer el-Kavarirî’den, o Yezid b. Zuray’dan, o Said b. Ebî Arube’den, o Katade’den, o Ebû Salih Ebû Halil’den, o Ebû Alkame el-Haşimî’den, o da Ebû Said el-Hudrî’den bize şu rivayette bulundu:“Rasulullah (s.a.v.) Huneyn Günü, Evtas Kabilesi’ne bir grup ordu gönderdi. Bu grup bir düşman birliğine rastlayıp onlarla savaştılar da onlara galip gelerek, kadın esirler elde ettiler. Rasulullah (s.a.v.)’ın Ashabı’ndan bir grup, müşrik kocalarından dolayı o esir kadınlarla münasebette bulunmaktan sakındılar. Allah Teala da bu âyeti indirdi,” [Müslim; Rada’: 33, 34/1456 s. 1079, Ebu Davud; Nikâh: 1132.]
4-Ebu Saîd Hudrî’den Nesâî, Tirmizî, Ebu Davut ve Buharî rivayet etti. Ebu Saîd:Bize, Evtâs esirlerinden esirler isabet etti. Kadınların kocaları vardı. Biz onlarla birleşmeyi çirkin gördük, Nebî Aleyhisselâm’a sorduk., Nisa: 4/24 âyeti indirildi. Ancak Allah’ın sizin üzerinize Efa ettiği şeydir, biz onların ferclerini helal kıldık, buyurdu. [imam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 1/183.]
5-ibnu Abbas’tan (r.a.) Taberânî anlattı. ibnu Abbas (r.a.): Huneyn gününde indi. Allahü Teâlâ, Huneyn günü Müslümanlara fetih müyesser kılınca, ehli kitabın kadınlarından müslümanlara kadınlar isabet etti. Onların kocaları vardı. Bir erkek, kadınlardan biri ile olmak istediğinde, Kadın: Benim kocam var, derdi. Bundan Rasûlullah’a soruldu. Allahü Teâlâ, Nisa: 4/24 âyetini indirdi, dedi. [imam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 1/183.]
Anlatılan olaylara ancak Helal Tecavüz denebilir. Müslümanlar’ın o çok aşağıladığı Cahiliye Dönemi Arap adetlerinde bile en azından evli olduğunu beyan eden esir kadının ırzına geçmek yokmuş, adam resmen anlatmış işte (Mücamaat, cinsel ilişkide bulunma demektir) esir aldığımız kadınlara tecavüz etmekten utandık ama ayet gelince yaptık diyede eklemiş. Buna cariyeliği kadırmayı istemek mi denir? Yoksa cariye edinmeyi teşvik mi denir? Kimse kusura bakmasın ama bu yapılan savaşlarda Tecavüzü helal ilan etmektir.
Ben burada huzurlarınız da gerek Buhari gerek Tırmızi ve gerekse de tüm hadis ve islam alimlerini yürekten kutluyorum, neyi bulmuşlarsa hiç çekinmeden kitaplarına koymuşlar, günümüz müslümanları ve alimleri gibi kıvırmak ve bu çirkinlikleri örtbas etmek için uğraşmamışlar.
Gelelim (Nisa 25) ayetine aslında Cariyeye islami bakışı çok güzel özetliyor; Mümin hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyenlere tavsiye mümin cariyeleri sahiplerinden ücretlerini (ücret yazar, mehir falan yazmaz) vererek alın der. Kadına verilen mehir veya üçret yoktur. Üstelik Bunlarada şart koşar, mümin , fuhuş yapmayan ve gizli dost tutmayan cariyelerden olacak. Evlendin cariyeyle ve zina yaptı ise cezası hür kadınların cezasının yarısı. Yani köleliği tescilli. Sahibi istemedikçe azad olamaz. Çünkü Tanrı Allah köleliği kökten kaldırmayı aklının ucundan dahi geçirmiyor. Tanrı insan olunca düşünme tarzıda, vicdani anlayışıda bu kadar oluyor.
Ayette Cariyelere şart koşulan koşulları düşününce insan ister istemez cariyeler acaba bu tarz ilişkiler mi yaşıyordu yada bu tarz ilişkilere mi zorlanıyordu ki bunları yapmazsan evlen denmiş! diye düşünmeden edemiyor. Bu sorunun cevabını gene Kuran’da bulabiliyoruz:
Nur-33 “Evlenme imkânını bulamayanlar ise; Allah, lütfu ile kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altında bulunanlardan (köleler ve câriyelerden) mükâtebe yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde bir hayır (kabiliyet ve güvenilirlik). görüyorsanız, hemen mükâtebe yapın. Allah’ın size vermiş olduğu malından siz de onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu kalmak isteyen câriyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları zor altında bırakırsa, bilinmelidir ki zorlanmalarından sonra Allah (onlar için) çok bağışlayıcı ve merhametlidir.”
Ayetin Yazılış Nedenleri:
Müslimin Cabir bin Abdullah (r.a.)tan rivayet ettiğine göre Abdullah bin Ubeyy cariyesini gidip fuhuş yaparak kendisine para getirmesi için zorluyordu. Bunun üzerine bu ayeti kerime indirildi. Yine aynı senedle rivayet edildiğine göre Abdullah bin Ubeyin Mesike ve Umeyme adını taşıyan iki cariyesi vardı; onları zina yapmaya zorlardı. Onlar bundan dolayı Resulullah (a.s.)a şikâyetçi oldular. Yüce Allah bu hükmünü indirdi. [Müslim; K. Tefsir: (26, 27, 29, 30) 2320, ibn Çerin 18/103, Suyuti; ed-Diirr: 5/46.]
Taberaninin Abdullah bin Abbas (r.a.)tan rivayet ettiğine göre Abdullah bin Ubeyy`in cahiliye döneminde zina yapan bir cariyesi vardı. Zinayı haram kılan ayeti kerime indirilince: “Vallahi artık asla zina etmem” dedi. Bundan sonra bu ayeti kerime indirildi.[Taberî, age. XVIII, 103. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/651.]
Bu rivayetleri destekleyen daha bir çok rivayet aktarılmıştır ve bir çoğunda Abdullah bin Ubeyy`in cariyelerini para kazanmaları için zinaya zorlaması nedeniyle bu ayeti yazıldığınja dikkat çekilmektedir.
Ayeti önumuze koyup sorularimizi soralim
1-Mukatebe nedir? (kölenin ve Cariyenin özgürlüğünü satın alması, parayı nerden bulacak?)
2-Bu ayette bahsi gecen gecici menfaatler ne olabilir?
5-Bu zorlamayi yapacak ve gecici menfaat temin edecek adamin meslegi ne olabilir?
6-Bu kadinlari fuhusa kim zorluyor?
7-Bu zorlanmadan dolayi Allah kimi af ediyor, kime ceza veriyor veya verilen bir ceza var mı?
8-Bu ayette Cariyelik kaldırılmak istanmiş mi? Yoksa Köle sahiplerine istekli olan varsa Köle ve Cariyelerinizi çalıştırın diyerek yeni bir kazanç kapısı mı açılmış?
Bu soruların ceavını samimi, dürüst ve mantıklı olarak vermek islamın gerçeğini görmek için yeterlidir. Bu ayette fuhuşu yasakmala varmıdır? Görüldüğü gibi kölesini zorla fuhuşa sürükleyen kişiye Kuran’da yasak veya yaptırım yoktur. Sadece “zorlamayın” diye tavsiyede bulunulmaktadır.
Boşverin cezayı, yasaklamayı, aksine fuhuşa dolaylı olarak izin vermek vardır. Ayetin sonunda diyor ki ‘Kim onları zor altında bırakırsa, bilinmelidir ki zorlanmalarından sonra Allah (onlar için) çok bağışlayıcı ve merhametlidir.’ Burada affedilenin kadin oldugu bir gercektir ama nerede bu kadini zorlayan pezevenge verilecek ceza?
Bu tip ayetleri gördükçe, Müslümanların “din olmasa ahlak diye bişey olmaz, bakın cahiliye dönemine, neler oluyomuş vs, vs…” tarzı boş sözlerine sadece Aziz NESiN gibi acı acı gülüyorum.
Nur-58 “Ey müminler! Ellerinizin altında bulunan (köle ve cariyeleriniz) ve içinizden henüz ergenlik çağına girmemiş olanlar, sabah namazından önce, öğleyin soyunduğunuz vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza gireceklerinde) sizden üç defa izin istesinler.”. Burda da cariyelik var kaldırma niyeti yok.
Bakar-221 “iman etmedikçe putperest kadınlarla evlenmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kadından, imanlı bir câriye kesinlikle daha iyidir.”
Dikatedin imanlı cariye ile evlenin değil imanlı cariye ile yetinmek söz konusu. Gene cariyelik yasal görülüyor ve kaldırma niyeti yok
Görüldüğü gibi Kuran’nın hiçbir ayetinde Cariyelik yasaklanmamamış aksine Cariye sahibleninin bu kadınları cinsel yönden istismar etmesi doğal bir hak olarak görülmüş, yasallaştırılmış ve teşvik edilmiştir. Günümüzde bu ahlaksızlık görüldüğü için islamın bu iğrenç hükümlerini gözden uzak tutmak ve halkı kandırmak için islam köleliği kaldırmayı hedeflemiş yalanı uydurulmuştur.
C-Cariyeliğe islami Bakış ve Açıklaması
“Cariyeler ile cinsel ilişki günah mıdır? Mumsema Nikah akdi, ikisi de hür olan (bu sebeple vücutlarına da malik bulunan) bir erkekle bir kadının, karşılıklı olarak bir aile kurma ve cinsî yönden birbirinden yararlanma konulu -şartlarına uyarak yaptıkları- bir sözleşmeden ibarettir. Cariyeye sahip olmayı sağlayan akit ve tasarruf da (satın alma, miras, ganimet veya bağış yoluyla elde etme…) bir hukuki işlemdir ve bu hukuki işlem, sahibi ile cariye arasında karı-koca gibi yaşama hakkını da vermekte, nikah akdinden daha güçlü ve kapsamlı olarak onun yerine de geçmektedir (Prof Dr Hayrettin Karaman)
Bu yazı islami içerikli bir siteden alıntıdır. Rahatlıkta internette buna benzer yazılar bulunabilir. islami kaynaklardaki bu anlatımlar gerçekte cariyelik denen insanlık ayıbına kılıf bulmaktan başka birşey değildir. Tekrar edelim yukarıda yazan Satın alma belgesinin evlilik akti yerine geçmesinin kuran’da dayanağı yoktur. Çünkü kuran’da eşler ve cariyeler ayrımı yapılır. Cariye eş kabul edilmez. Bu cariye olayının açık zina olduğu gerçeğini örtmek için uydurlmuş bir yalandır.
Kurandaki hükümlere göre köle kadınlarla Cariye adı altında ilişkiye girilebileceği anlatılırken; Cariyelerin (Köle kadınların) ailelerinden zorla koparılmış, savaşlar yoluyla esir edilmiş, alınmış, satılmış zavallı kadınlar ve kızlar olduğu gerçeği gözardı edilmektedir. Bu islami bakış ve anlatım insanlık dışı bu uygulamanın islam hukukunda şirin gösterilirek ilahi bir hak görülüp 19. yy kadar kaldırma niyeti olmadan 1.300 yıl boyunca uygulandığının da kanıtıdır.
Köle ve Cariye Edinme Kaynakları:
1-Meşru veya gayri meşru savaş
2-Baskınlar yani savaş dışı dönemde sınır ötesi saldırılar.. (sınır eyaletleri ve kırım hanlığı sınırlarında osmanlı döneminde en çok köle elde edilme yöntemi budur)
3-Borcunu ödeyemeyenlerin köleleştirilmesi..
4-insanların çocuklarını satması ( çerkezlerden, abazalardan ve diğer kafkas halklarından köle elde etmenin temel yolu bu olmuştur)
Üstelik cariye edinmek savaşla sınırlı bir olguda değildir, bu zavallı kadınlar barış zamanında da ticari bir meta olarak alınıp, satılılabiliyordu. Kim nekadar kıvırmaya çalışırsa çalışsın islam tarihi, hadisler ve en önemlisi kuran ortadadır.
Müslümanlar kendilerine şu soruyu sormalı; Neden Müslüman toplumlar islamın köleliği kaldırmayı hedeflediğini 1400 sene boyunca anlayamamışlar? Cevabını basit; islamın böyle bir hedefi hiçbirzaman olmadı bu günümüzde islamın ayıbını örtmek için üretilen büyük bir yalandır. Kuran’da ki Cariye edinmeye izin veren ayetler neden bugün geçerli değil?
Oysa kuranda yazan zinaya 100 sopa, içki yasağı ve domuzun haram olması halen uygulanmaktadır. islam ülkelerinde tüm bu yasaklara ve cezalara uyulurken köleliğin ve kadınların cariye olarak istismarı na izin veren ayetler neden uygulanamıyor? Nedenini anlamak görmek isteyen için basittir; bu çirkinlikler çağdışı ve uluslararası anlaşmalara göre de suç olduğundan uygulanamaz haldedir.