mektupta korkuyla bahsedilen ve türklerin uyarıldığı konuları , zaten çoktan isteyen insanların zoruna gitmiş yazıdır. '' peh püh , o yazmamıştır bunu '' tarzı yorumlar yaparak bol bol eksilemiştir eminim paylaşan arkadaşı. saygılarımı sunuyorum ben. bu ciddi ciddi ''ibretlik paylaşım '' .
ülkemizdeki laikçilerin ne kadar düzenbaz olduklarını gösteren komedi. bir iran'lının ağzından yazılmış gibi gösterilen mektub hangi tarihte ve kime gönderilmiş belirtilmiyor. üstelik çok önemli bir çelişki içeriyor:
mektubu yazan kişi laik ve sol görüşlü bir aileye mensupmuş.
hahh hahh hahhh... iran islam devrimi, islami bir sol örgüt tarafından yapılmıştır.
devrimden önceki iran yönetimini elinde tutan abd yanlısı faşist bir şahtı. humeyni'yi destekleyen ve devrime kol kanat geren de fransız sol entelijiyansiya ve sosyalist rusya'ydı.
*bu mektup sevgili_türk_dostlarım_ve_kardeşlerim@hotmail.com adresine mi gönderilmiştir? nerede yazılmış ilk kime gönderilmiştir?
*arkadaşımız, "abd'de ikamet eden malum cemaatin başını, atatürkün aydınlık türkiyesini, ordu üzerinde oynanan oyunları, akp hükümetinin söylemlerini ve halkla ilişkilerini ve türban yasasının mecliste onaylandığı günü" bir yerlerden öğrenmiş olabilir ama neden bu kardar iyi bilmektedir?
***Mektup hakkında söyleyeceklerim***
*mektup muhtemel kuvvetle düzmecedir.
*"bu duayı yazıp on kişiye gönderin, bıdı bıdı bıdı" mantığında işlemektedir.
*aklı bir karış havada olanlar için birebirdir.
***Mektubu yazan(lar)a ve yayanlara söyleyeceklerim***
*birincisi, atatürk'ün adını ağzınıza almayın, o böyle yalanlara, entrikalara itibar etmezdi ama siz kalkıp yalan dolanla insanları onun yoluna çağırıyorsunuz.
*ikincisi, böyle işlerle uğraşacağınıza önce "nutku okuyun", neyin nasıl yaşandığına bizzat şahitlik edin. O zaman iranlının mektubuna falan gerek kalmaz.
*üçüncüsü, insanlar ister inansınlar istemezlerse inanmasınlar ama türkiye cumhuriyeti bugün, gelecek 20 yılını ipotek ederek elde ettiği gücü kullanmaktadır, önümüzdeki 20 yılda farklı iktidarlar ve topluluklar gelecektir ve kabak onların başına patlayacaktır. Biraz tarih(takvim yaprağından değil, yorum katılmamış resmi tarih) okuyan ve komşu ülkelerin ideolojileri hakkında bilgi sahibi olan herkes bunu bilir.
*dördüncüsü, bugün başımızda olanlar, "Allah ile aldatanlardır". Yaptıkları, ettikleri islamiyet başta olmak üzere hiçbir dinle bağdaşmaz. hiç bir din kitabında yolsuzluk, adaletsizlik, haksızlık, adam kayırma, torpil gibi ahlaksızlıklar yer almaz. Mesele allaha, islama, dine inanıp inanmama meselesi değildir. Eğer bu insanlarla gerçekten mücadele etmek istiyorsanız öncelikle insanları kandırmak, aldatmak için kullandıkları dini ve kitabını dosdoğru ön yargısızca okumak ve anlamak gerekir. işte o zaman cevap verebilirsiniz, Allah rızası için torpil yaptığını zanneden adama, işe o zaman cevap verebilirsiniz dinini baş örtüsünden, içki içmemeden ibaret zannederek, küçülten adama. işte o zaman cevap verebilirsiniz devlet sınavlarında iki gün önceden soruları çalıp deneme sınavı diye kendi tanıdıklarına çözdürenlere.
*beşincisi bayramlarda bayrak asmayla, on kasımlarda anıtkabire gitmeyle, add'ne üye olmayla, orada burada kemalizm memalizim demeyle atatürkçü olunmaz. Atatürk nutukla öğrenilir, öyle yaşanır.
kimbilir kimin yazdığı mektup. belki son günlerde yaşananlardan sonra hizbullahçıların salıverilmesi hikayesine bakıp gaza gelen bir arkadaş yazdı kimbilir.
bazı andavallar diyor ya şucular yazmıştır falan filan diye. sizin mantığınıza göre persepolis'i de ben çektim aq!
iranlı biri yazmamış olsa dahi ki tam olarak bilgi belli değildir sonuçta göz önündeki gerçeklerden olabilecek olması çok muhtemel şeylerden bahsetmiştir!
Mektubu gerçekten bahsedilen kişinin yazdığı muammadır. Ancak anlatılanlar, çizilen senaryo ve iran devrimi incelenirse durumun ne kadar vahim olduğu görülecektir. Bu noktada mektubun sahibinden çok neler anlattığı önemlidir.
Son bir kaç yıldır türk silahlı kuvvetlerinin ne derece yıpratıldığı, halkın bu kuvvetlere neredeyse düşman konumuna getirildiği ortada. E arkadaş mektupta da kelime kelime anlatılmak istenen tehlike bu zaten. Herkes askeri darbelerden bu kadar korkar bir hale gelmişken, sivil darbelerin de aslında ne kadar tehlikeli olabileceği gerçeğini kaçırıyor. En güzel örneği iran'dır.
Durum çizilen senaryo kadar vahim görünmese dahi, vatanını seven herkes bu konuya daha fazla ilgi gösterip üzerine düşeni yapmalıdır.
kim yazmışsa yazmış önemli olan yazar değil yazılan şey.Dikkati yazana değil yazılana vermek gerek. Yorumlara bakarsak sanki yazılanlar gerçekle hiç uyuşmuyor. pehh
Devrim sırasında devrim muhafızları tarafından önce tecavüz edilip, daha sonrada ipe gönderilen çok sevgili kız kardeşim Mehtab'ın anısına...
Bu mektubu sizlere yazmamdaki neden bizim 30 sene kadar önce yaşadığımız o talihsiz ve karanlık günün Türkiye içinde yaklaşıyor olduğunu görmem ve bundan daha derin olarak kalbimde hissetmem oldu.
Türban yasasının mecliste onaylandığı tarihin iran islam devriminin olduğu güne denk gelmesi kalbimde bunun ilahi bir güçten gelen uyarı fişeği olduğu hislerini uyandırdı ve bu mektubu kaleme almaya karar verdim.
Biliyorum hepiniz kalbinizde karanlığın otoritesini hissettiniz. Karanlık otorite gelmeden hissettirdi yaklaştığını. iran islam devriminden 1 hafta kadar önce Türkiye'ye gecen, uzun bir süre burada yasayan ve daha sonra Kanada'ya iltica eden ve hâlihazırda bu ülkede felsefe öğretmenliği yapan bir iranlıyım.
Atatürk'ün aydınlık Türkiye'sini çok seviyorum ve yüreğim kan ağlayarak iran'da 'O gün' gelmeden önceki olayların sanki bir tekrarını sinemada izliyor gibi Türkiye'de görüyorum. Yobaz karanlığında hunharca katledilen kız kardeşim anısına sizlere yalvarıyorum ki, sakın olmaz demeyin! Sakın Türk Ordusu olduğu sürece olamaz demeyin çünkü aşağıda anlatacağım gibi o gün geldiğinde tüm orduların eli kolu bağlanabilir.
Bizim ailemiz iran'da laik, sol görüşlü ve aydın bir aile idi. Devrimden 1 ay önce bize bile söyleseler idi 1 ay sonra durum bu olacak diye biz bile güler geçerdik, 'delimisin?' diye sorardık belkide. Belki de Derdik ki 'Şah'ın bu güçlü ordusunu nasıl yeneceklerde Şeriat karanlığını getirecekler?'.
Sizlere önce iran islam devriminin nasıl geliştiğini kısaca anlatmak istiyorum çünkü Türkiye'deki gelişmelerle çok büyük benzerlikler mevcut.
iRAN iSLAM DEVRiMiNi BAŞARIYA GÖTÜREN AYAKLAR:
1- Büyük kesimi fakirleşen halk dincilerin pençesine düştü. Bu halk yiyecek, giyecek gibi ufak yardımlarla onların safına çekildi. Beyinleri yıkandı ve fakirliklerinin temelinde kirli ve dinsiz rejim olduğu benliklerine yazıldı. Açlıkla boğuşan halk bu cehaletin pençesine kolaylıkla düştü ve rejime düşmanlaştı. (ÇOK FAKiRLEŞEN TÜRK HALKINA DA AYNI ŞEYLER YAPILIYOR)
2- Hep demokrasi ve özgürlük dendi. Humeyni devrimi yapana kadar hep demokrasi ve özgürlük vaat etti. Bu şekilde birçok sol görüşlü insanları da kendi saflarına çekti. Bu insanlar devrim akabinde ipe giden ilk insanlar oldu. (TÜRKiYE'DE HEP DEMOKRASi VE ÖZGÜRLÜK DiYORLAR)
3- Emir komuta zincirinde yapılanmış olan din adamları halkı kontrol altına aldı. (BAŞI ABD'DE YAŞAYAN MALUM TARiKAT'IN YAPILANMA BiÇiMI OLAN 'ABi' YAPILANMASI BU EMiR KOMUTA ŞEKLiDiR VE DEVRiMiN EN ÖNEMLi AYAKLARINDAN BiRSi BU EMIR KOMUTA YAPILANMASIDIR. BU EMiR KOMUTA YAPILANMASI DEVRiMiN HALK ORDUSUDUR VE DEVRiM SIRASINDA BU EMiR KOMUTA ÇOK KISA ZAMANDA ÇOK BÜYÜK KiTLELERE EGEMEN OLUR.)
4- Kargaşa ortamında askeri Kışlalar basıldı. Ellerinde Kur'an ile kışlalar ele geçirildi. (BU AYAĞA ÇOK DiKKAT EDELiM ÇÜNKÜ DEVRiM SIRASINDA TÜRK SILAHLI KUVVETLERiNi ELE GEÇiRMENiN EN ANAHTAR AYAĞI BUDUR.)
Türk silahlı kuvvetleri bildiğim kadarı ile 600-800,000 kişiden oluşan bir kuvvettir. Yanlız unutulmaması gereken gerçek bu ordunun ancak %0.1 (BindeBir) lik bir bölümü rejimin muhafızıdır. Yani harb okullarında eğitim görmüş subaylar ancak bu kadardır. Geri kalan %99.99 er rejim muhafızı değildir. Onlar emirlere göre hareket eden vücut parçalarıdır. Beyin olan ise az sayıdaki subaylardır.
iran devriminde kargaşa ortamında kışlaları basan yobazların ellerinde Kur'an ile erleri geçerek direnen subay ve komutanları katlettiler. Burada kilit nokta ellerinde Kur'an ile harekete gecen büyük halk kitlelerine karşı erlerin silah kullanmakta zorlanacağı gerçeğidir. Zaten kullansalar bile cahil ve beyni yıkanmış halk öyle bir kudretle kışlalara saldırmıştır ki sonunda kışlalar teslim alınmıştır. O askerin açtığı ateş sonucu halktan çok ölen olmuştur ama sonuçta bir noktada erler silah bırakmak durumunda kalmışlardır. Erin kendi başına alacağı savaş üstünlüğü düşmana karşıdır. Ama büyük kitleler halinde ve ellerinde kur'anlarla üzerine gelen kendi halkına karşı bu kararlılığı göstermesi mümkün olamaz. Yani er buna bir noktadan sonra direnmez ya da direnemez. Çünkü o er karşısındakinin karanlık bir devrim yapacak olan insanlar olduğunu bilecek bilinçte de değildir, kaybedeceği aydınlığın ne olduğunu da. Bunu bilecek olan sadece subaylardır. Ve kanlarının son damlasına kadar savaşacak olanlar da bu konuda aydınlanmış Türk subaylarıdır. Ama yukarda bahsettiğim uzre onlar ordunun sadece ve sadece en fazla binde birini teşkil ederler. Yani devrimin asil savunucusu Türk ordusunun tümü değildir, sadece subay kademesidir ve erlerin durduğu ve etkisizleştirildiği noktada o subay kademesinin yok edilmesi kolay olacaktır.
iran'da ordu bu şekilde etkisiz hale getirilmiştir.
'Er düşman işgali durumunda durmaz ve etkisizleştirilemez, sonuna kadarda savaşır, ama büyük bir kudretle gelen kendi halkı karşısında durabilir.'
Şu aşamada aldıkları bu büyük ivme ve arkalarındaki çok büyük güçler ile onları normal yollardan durdurmak çok zor olacaktır. Ve bunların durdurulmadan hareket edeceği her gün ivme ve güçlerini artıracak ve işi zorlaştıracaktır. Silahlı kuvvetler ne kadar erken hareket ederse o kadar iyi olur. Sonra geç olabilir. Silahlı kuvvetlerin şu veya bu neden ile eli kolu bağlı ise ki öyle görünüyor bu durumda silahlı kuvvetler 'O GÜN' geldiğinde kışlalarını nasıl muhafaza edeceğinin planını çok iyi yapmalıdır. Çünkü kilit bu noktadır. Silahlı kuvvetler etkisiz hale getirilemediği müddetçe devrim başarıya ulaşamaz. Bu nedenle her askeri kışlaya normal erlerin haricinde kışlaları kanının son damlasına kadar savunacak 'ÖZEL CUMHURiYET DEVRiM MUHAFIZLARI BiRLiKLERi' oluşturulmalı ve bunların böyle büyük bir halk hareketine karşı erlerden önce devreye girip, erler şaşkınlıklarını üzerlerinden atana kadar çatışmaya girmeleri sağlanmalı ve burada kazanılacak vakit ile gerideki subaylar erlerin dağılmasının önüne geçmelidir. Yani ordunun esas gücü ve gövdesi olan erlerin kontrolü kesinlikle kaybedilmemelidir. iran ordusunun böyle bir hazırlığı olmadığı için gafil avlandı.
Oluşturulacak olan 'ÖZEL CUMHURiYET DEVRiM MUHAFIZLARI BiRLiKLERi' yobazlar ile çatışırken, erlerde üzerlerindeki şaşkınlığı atacaklar ve subayların organizasyonu ile çatışmalara destek vereceklerdir. Oluşturulacak 'ÖZEL CUMHURiYET DEVRiM MUHAFIZLARI BiRLiKLERi' çok özel eğitilmeli ve de Atatürk'e ve devrimlerine canı pahasına savunacak şekilde inanmış olmalıdırlar. Aksi halde başarısızlık kaçınılmazdır. Çünkü en son Lübnan'da gördüğümüz uzre davasına inanmış bir kaç yüz Hizbullah Militanı dünyanın en iyi ordularından birisi olan israil ordusunu ağır zayiatlarla yenilgiye uğrattı.
Sevgili dostlar ve kardeşler, elimden geldiğince sizleri bilgilendirmeye çalıştım çünkü aydınlığı savunmak durumunda olan sizler iran'ın geçtiği bu karanlık tüneli anlamak durumundasınız. iran'ın bu acı tecrübesi sizlerin uyanık olması için bir şans olur umarım. Aşağıdaki birinci linkte iran'ın devrimin hemen öncesi görüntüleri ile hemen sonrası görüntülerini bulacaksınız. Orada göreceğiniz uzre iran devrim öncesi belki şu anki Türkiye'den bile daha modern. Yani olmaz, olmaz demeyin. ikinci linkte ise Devrim lideri Humeyni'ye kadınların şiir okuması. O linki vermemin nedeni ise o koltukta bir gün bugün ABD'de ikamet eden malum cemaatin başı olan şahsın oturabileceği ihtimalidir. Acı ama sanki tarih tekerrür ediyor.
Benim çok sevgili kız kardeşim Mehtab anısına yapabileceğim bu kadar. Elimden geldiğince sizleri bilgilendirmeye çalıştım. Ama sizin geride kalan, aydınlık yarınlar bekleyen kızlarınız, kardeşleriniz, çocuklarınız ve Mehtab'larınız için yapabileceğiniz çok şeyler var karanlık 'O Gün' çökmeden önce Atatürk Türkiye'sine... Yapabileceğiniz ilk şey bu mektubu bildiğiniz, tanıdığınız insanlara ulaştırarak daha fazla insani uyandırmak olabilir. O acı çok büyük acı sevgili kardeşler, anlatmak istemiyorum içinizi karartmamak için ama sevgili kardeşim Mehtab keşke bu dünyaya gelmemiş olsa idi de 'O gün' o acı sonu yaşamamış olsa idi o karanlık ve pis yobaz şehvetinin pençesinde. Allah sizleri ve Atatürk Türkiye'sini korusun o yobaz karanlığının sevgili kardeşim Mehtab'a gösterdiği acı sondan. Anlatamıyorum onu yobazların nasıl katlettiğini, elim varmıyor yazmaya, dilim gitmiyor anlatmaya....