insanda koşarak uzaklaşma isteği doğurandır. başına buyruk bir insan nasıl öğretmen olur, insanlar onun söylediklerini nasıl anlarlar? bunlar insanın kafasını kurcalar durur. bir de çocuklara örnek olmak şöyle dursun üzerlerinde hakimiyet kurmaya çalışan meslektaşlarını görünce iyice çileden çıkmak da var tabi.
staj yapmaya gittiğinde; girdiğin sınıftaki veletlerin sana "örtmenin, örtmenim" diye seslendikleri andır. bir garip hisseder insan kendini; toplasan 10 yaş çıkmaz aranızdaki yaş farkı.. güzeldir ama.. sonunda 6 yaşından beri okumanın bir nihayete erdiğinin, meyvelerini toplamaya başlayacağının müjdesini alırsın. öğretmen olmak istemeyen insanın bile içini kıpır kıpır eder o öğrencilerin dillerinden dökülen öğretmenim sözcüğü.. evet o öğretmen sensin..
diplomayla falan değildir, atandığını gördüğü ve ya özel sektöre kapağı attığı zamandır.işsizleri vardır bunların bir de, kendine yakıştıramaz öğretmenliği taki işe girene kadar.
veli toplantısında bir veliye: "aslında çocuğunuz zeki ama çalışmıyor. biraz gayret etse arkadaşlarına uymasa başarılı olacak" dediği an öğretmen olmuştur.öğretmen lafları tamamen içgüsüel bir şekide söylenir.hiç sanmıyorum ki eeğitim fakültesinde onlara bu laflar öğretilsin.öğrencilik yıllarında biliçaltına işleyen sözler, kişi öğretmen olunca günyüzüne çıkar ve şuursuzca dilinden dökülür.