bir insanın duygularına, vicdanına dokunabilmektir.
çok insan yaşar dünya üzerinde ve çoğu da birbiriyle bir şekilde karşılaşır. dünya üzerindeki insanlar "birbirine bakıp gecenler" ve "birbirinin yüreğine dokunup geçenler" şeklinde ikiye ayrılır. çoğu insan dümdüz yaşar gider. karşısındaki insanın duygularını görmez; hesaba almaz, gördüğü şeylerin üzerinde durmaz. dokunmayı bilmez bu tür insanlar. ellerini alıp yüreğinizin üstüne koysanız da dokunduğunu hissetmez. şanssızdır dokunmayı bilmeyen çünkü en mucizevi şeydir bir insanın yüreğine dokunabilmek, onu anlayabilmek onun hislerini kendi hislerinizmiş gibi hissedebilmek.
bir başkasının kalbini kendi kalbinizde hissedebilmek ; bir var olup bir yok olduğumuz şu dünyada yaşamak ne kadar güzelmiş demektir...
insanın kendini tek ve yok hissettiği soğuk bir dünyayı ısıtabilmektir bir insanın yüreğini ellemek.
ateşe batıp tekrar çıkmamak ve yanmaktan zevk alacak kadar gözü dönmüş olmaktır...
yanında olmaya gerek yoktur. kelimelerle de dokunabilirsiniz. yani uzaktan. hem de öyle bir dokunabilirsiniz ki karşınızdaki ki artık özel biri olmuştur sizin için, ipek bir iple size bağlanmıştır.
