söylemek gerekir. hayatını ona göre şekillendirme fırsatı vermelisiniz. hem hayat bu ölüm en büyük gerçek. bi bakmışsın o hastayken 2 yıl sonra ölür, sen sağlamsın 2 haftaya gömerler seni.
üzücüdür, yıkıcıdır, bazen ölmeyi istersin ama bu öyle değildir. gerçekçidir. aklına yapmak istediklerin, hayallerin gelir. korkmaya başlarsın sonra. bir yandan da zamanının az kaldığını düşünürsün.
zor ama gereklidir. her insan ağır bir hastalık geçirdiğini, yaşamak için kısa bir süresinin kaldığını bilmeyi hak eder. kişinin kendisini ölüme hazırlamak, ölmeden önce yapması gerekenleri yapmak, kırdığı kalpleri tamir etmek, eksik kalan işlerini tamamlamak hakkıdır. bu ülkede nice insan henüz ne hastalığının olduğunu bilmeden, kurtulacağını sanarak, kısacası kandırılarak ölüp gitmektedir. yapmayın bunu.
hasta kişi üzülecek diye söylemek istemez çoğu kişi, oysa ölümün/yasın beş evresi vardır:
1. inkar
2. kızgınlık
3. pazarlık
4. depresyon
5. kabullenme.
beşinci evreden sonra kişi hasta olduğunu ve öleceğini kabullenmiş, kalan günlerin kıymetini bilerek ve eksik kalan işlerini tamamlayarak geçirir. sanıldığının aksine kahrolarak, öleceği güne kadar ağlayarak geçirmez günlerini. dediğim gibi zordur, ama gereklidir. kandırmayın ölmek üzere olan insanları.
söyleme. hastalığını tanıt derecesini söyle. sen ölecen gibisinden bir odunluk yapma. hepimiz bir gün öleceğiz hatta yarın filan da olabilir bu?
bu durumda bir insana öleceği değil aksine, yaşaması - ama istediği gibi, nasıl mutlu olacaksa öyle, pişmanlık acı filan duymadan- yaşaması söylenmelidir. ki bunu söylemek de çok zor olmasa gerek.