referandumda aslında bu işin gerçek yüzü ortaya çıkmıştı.
chp, mhp, bdp(sonradan kıvırıp oy kullanmadılar), tkp ve bagımsız yargımız hep birlikte hayır diyerek aslında tek gözüken chp ve zihniyetinin tamamlayıcısı olduklarını gösterdiler.
onun için biri size chp diyorsa diger etkenleride içine katarak söylüyordur.
güçleri elinde tutan bu kan emicilerin abd modeli "birbirini tamamlayan muhalefet-iktidar" isteğini yaşama geçirmeye çalışırken, toplum içerisinde de bunu akp-chp gibi suni bir kutuplaşma ile ön çalışmalarını yapması.
oysa biliyoruz ki akp de chp de çok uluslu şirketlerin ihtiyaçlarını, karşılanması gereken birincil ihtiyaçlar olarak ele alıyor. Bitti!
Her nekadar öyle olmasa da, görüldüğü üzere bu ülkenin siyasi partilerinin laik ve laik olmayan partiler olarak ayrıldığını düşünürsek şaşırılmayacak sanrıdır. bu sanrıdan hareketle insanlar her iki tarafın en güçlü temsilcilerinin mensubu olarak görülmektedir. bu ayırım da 'din'in siyasete alet olmasıyla başlamıştır. bu ayırımı da sagolsun ilk kez deniz baykal, necmettin erbakan'a sen anti-laik bir partinin başkanısın diyerek başlatmıştır.
(bkz: eksik olma baykal başkan)