afedersiniz ama büyük orospu çocukluğudur. zamanında ben lisedeyken bizim sınıfta görme engelli arkadaşlar vardı. bir tanesinin bir gözü sıfır öteki gözü ise %40 falan görmüyordu. haliyle kalın camlı gözlük kullanıyordu. bizim sınıftaki tipini siktiğim bazıları ortaya çıkan görüntünün komik olduğunu düşünüp alay ediyorlardı.
bu eylem istemli olmadığı için yapılmaması gerekendir. Hee misal arsız bela gibi tipler oturup saatlerce dalga geçebilirsiniz Bunun için kimse size birşey diyemez hakkı da yok zaten ancak siz Kalkıpta doğuştan kolları olmayan gibi insanlarla alay edemezsiniz. Bu Onların elinde olmayan istemdışı durumdur. Ancak yine o arsız bela gibi tipler bunu kendi iradesiyle yapıp ünlü olmaya çalışmaktadır.
Kendinizi bir Onların yerine koyun. Zaten ilk anda durumu farkedeceksiniz. Sırf bu yüzden de etik açıdan çok büyük yanlış olarak görülmektedir bu eylem.
hayatta en çok dikkat ettiğim şeydir. insanların dış görünüşleri ile asla yorum yapmam çünkü kimsenin tipini seçmek gibi bir seçeneği yoktur. seçim yoksa bizim de yorum yapmaya hakkımız yok.
seviyesizlik ve savunmasızlıktır. en çok da iki kişi arasında tartıştığında lafı koyan tarafa koyacak laf bulamayan insanın saldırdığı direk nokta karşısındakinin vücudundaki kusurlardır. seviyesizlikten başka hiçbir şey değil.
Türk insanına has bir davranış şeklidir; eskiden insanları şu şekilde tanımlarlardı (bazı bölgelerde şimdi de) ; Topal Hasan'ın kızı, Kör Ahmed'in oğlu, Kepçe Müslüm'ün torunu, Kel Mahmud'un karısı, vs.
Zamanında çok başıma gelmiş ve büyük üzüntüler çekmişliğim vardır. Sonra psikoloğumun sözleriyle üzülmemek gerektiğini anladım. Insanların ağzı torba değil üzülmeye değmez.
Sen kendi dişlerinin arasındakine bile zor sahip çıkıyorken başkalarının söylediğini umursamamak gerekir.
türk insanının çok yaptığı bir eylemdir. insanların kusurlarıyla dalga geçmek herşeyden daha çok eğlendiriyormuş gibi anıra anıra güleriz. karşısındakini hiç düşünmeyiz.
Lokman Hekim tarafından insanların kusuruyla alay edenlere verilen ayar tarihe geçmiştir:
Lokman Hekimin derisi siyah, dudakları da kalınmış. Değerli sözlerini duyarak hayranı olan biri bir gün bakmış ki hayalinde büyüttüğü Lokman, siyah yüzlü, kalın dudaklı biri. Şaşkınlıkla yüzüne bakarken Lokman Hekim, adamın içinden geçenleri sezmiş olacak ki, şöyle çıkışmış:
Birader, neden öyle şaşkın bakıyorsun? Boyayı mı beğenemedin, yoksa boyacıyı mı?
Sonra da ilave etmiş.
Bak, demiş, benim ne yüzümün siyahlığında, ne de dudaklarımın kalınlığında bir tesirim vardır. Onları Yaratan öyle yaratmış, öylesine uygun görmüş. Benim tercihim değil.