kişinin bütün hayal yapılarının kolonlarına konulan dinamitlerin patlatıldığı andır. en kötüsü de kişinin kendi kendi kendine kaybettiğini kabullenmesidir. ne bileyim yahu kısacası yıkımdır.
kişi sizin için fazlasıyla değerliyse ve tabiri caizse bittiğiniz, yandığınız, kül olduğunuz andır. bir daha onu göremeyeceğinizin, onunla iki kelime konuşamayacağınızın, gülümseyişinin içinizi ısıtamayacağının kafanıza dank ettiği andır. acıdır.
tümden kaybetmek.. gözlerini kaybedersen, görmezsin; sözlerini kaybedersen, susarsın; ama tümden kaybedersen, bitersin...azar azar da değil hem de, birdenbire bitersin. toz olur dağılır etrafındaki herşey. kuş olur uçar söylenen sözler. sır olup gider tüm anılar. nefes alırsın ama ölüsündür. o an bir daha hiç o kadar acıtamaz, bir daha hiç gidemez o, bir daha hiç sevemezsin sen...
o zamana gelinceye kadar ilişkinizin yıprandığını, yaralandığını, toparlanmak için zamana ihtiyacı olduğunu düşünerek kendinizi avutursunuz. fakat bu ilişkinin artık bittiğini, o insanı tamamen kaybettiğinizi anladığınız o anda bir inanamama hali ile birlikte bir rahatlık da gelir. bu da yeni bir başlangıç, önemli bir ders olacaktır.
siz götünüzü yırtsanız bak senin için yırtıyorum deseniz bile eğlencesine devam eden, sizi yok sayan insandır. aslında çoktan anlaşılmıştır o insanı kaybedildiği ama kişi kendin kandırmaka meşguldür o sıralar. o an ifadesi tescillenme anıdır.