Sevdiğin uzaktaysa ve yakın zamanda ona kavuşacağını, kokusunu doya doya çekeceğini dudaklarının tadını doya doya alacağını bildiğin andır. ancak dönüş vakti gelinceki hüzün akla gelince insanı mahveder.
insanın yaşadığı, ömrünün ilk ilişkisindeki, ilk öpüşmesinde aldığı heycanı vermiyor hiçbiri. Zaten ardından gelenler hatırlatıyor hep o ilk anı. Sıradanlaşıyor herşey.
Sevgili olmadan önceki dönemdir. Böyle kıskanırsın falan ama karışamazsın, belli edemezsin. Tatlı tatlı tartışırsın ama kavga etmeye kıyamazsın. Kıymeti bilinmesi gereken anlardır.
Başlangıç zamanları ilişkinin ilk zamanlarıdır.
Çünkü ilk zamanlar gözlerine bakarken bile çekinerek bakarsın, ilk elini tuttuğunuzda kalbin deli gibi atar, seni ilk öptüğü an sanki ölüyormuş gibi hissedersin kalbin öyle deli atar, sana ilk "aşkım" dediği an, ilk yani ilkleri yaşadığınız zamanlar...
Sonrası da heyecan verir lakin ilk zamanlar olduğu gibi o tatlı masum heyecan yoktur artık işin içinde şehvet de vardır.
ilişkinin daha başlarında ilk öpüşmeleri yaparken bir eli memeye atmalı mıyım diye düşünüp heyecandan kızın ağzına öksürdüğüm o an. o kızı bir daha gören olmamış.
öyle ayırmadım ben, birlikte geçen 14 ayın her anı güzeldi. son dönem bolca kavga gürültü vardı ama iyiydi yine de. güzeldi hepsi...
en kötüsü de sözlük; o'nun sizi gerçekten sevdiğini aradan 2 yıl geçmesinden sonra anlamanız. aklınıza geliyor bazen, ve diyorsunuz ki "demek ki bu kadar çok sevmiş beni, nasıl anlamadım"..
sevin oğlum o kızı ya da sev kızım o erkeği. ileride arasın da bulamazsın bir daha. sonra her kızda ya da her erkekte onu arasın, onun ellerini, onun sıcaklığını, onun gülüşünü, onun tenini. ama o artık yoktur...
ilk zamanlarıdır. ona karşı duyulan sevgi, heyecan, istek en üst seviyededir. Birdahada o seviyelere geleceğini sanmam. Her an yanında olmak, ellerini tutmak, sesini duymak, onla zaman geçirip onu en ince ayrıntısına kadar tanımak istersiniz. en güzel anlar ilk zamanlarıdır kısacası.