usul usul. acıtmadan. korkutmadan. baştan savma değil. sindire sindire. karşıdakinin tüm bedenini keşfederek. bencilliği bir anlığına beyninden ve ruhundan çıkarıp çok uzağa fırlatıp sadece ve sadece sevdicekin mutlu olması için.
sevişme duygusunun insanlara bahşedilmiş en asil duygulardan birisi olduğunu sevdiceğe her dokunuşla, her öpüşle, her bakışla anlatabilmek.
bazen gözlerle, dillendirilemeyen sözlerle her şeyi ifade etme yetisi. ruh ile sevileni ruh ile tatmin etmeye çalışmak. çırılçıplak aynı yatakta, yan yana uzanıp karşıdakine dokunmadan durmak bazen de. sadece sarılmak. ruhun ereksiyonunun bedenin ereksiyonundan daha önemli olduğunu kendine ve sevdiceğe ıspat etmek.
yüzü, sevdiceğin ensesine gömüp, beline sarıldıktan sonra kalçalarını kaplamak. yürekleri aynı hizaya getirmek için kaşık pozisyonunda aç-susuz beklemek. kulağına aşk şarkıları söylemek.
her sevişme kendi öz "ben"ine yapılan içsel, görsel ve çoğunlukla tepkisel bir tapınmadır. ölüme meydan okumaktır.. ibadetmişçesine yapılan sevişme; redd-i ereksiyon, cemiyet-i ali'lerinin pek de sıradışı bir vaziyette içine hapsoldukları o beyin hörgüçlerini ve hatta kutsal saydıkları o sevgi hanelerini üstbenlikleriyle sevişerek, orgazma yani o ilahi ölümsüzlüğü zerre miktarı taddıkları o ana tapınmalarıyla şekillendirmesidir . aksini iddia etmek nefes alıp vermeyi dahi reddetmektir ki... zaten üst benliğe kalırsa o hayalperest suçsuz ve herkesin eşit sevdiği bir atlantis ırkı da hayal eder...
Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen
Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu
Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen
Kum taneleri var ya onlardan birindeyim
Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor
Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte
Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum
Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun
Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
Birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum
Kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup
Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için
Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar
Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa
Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun
Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların
Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar
Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa
Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan
Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit
Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
Bir kaza olsa adı aşk oluyor artık
Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık
Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada
Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak
Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin
Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen
Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun
Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada
Esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum.
--spoiler--
melekler sevişir sadece... insanlar değil! doğasında üreme olan hiçbir şey karşı cinsine duyduğu aşkı tenine dokunarak anlatamaz. içgüdüleri vardır insanların, hayvanlardan ayıramadığı tek özelliği olan içgüdüleri.
melekler konuşmaz. aşık olsalar bile anlatamaz ona ne kadar aşık olduğunu. söyleyemez bile aşkın ne olduğunu. kanatlarının büyüklüğü ve beyazlığı, içinin saflığı, kokusu ne de gözleri aşkı anlatabilecek kadar ilahidir. ama dokunur melek... elini uzatır ve dokunur aşık olduğunun yüzüne. ruhlar aittir birbirine aslında, sıcaklığın üşüttüğü gece için bir titreme. yansımaz olsa bile aynada yüzleri, dokunarak bilirler aşkın ne demek olduğunu...
melekler sevişir... sadece o kadar temiz ise aşk, ruhlarını paylaşan iki bedeni tek beden yapar. dokunarak anlatır milyonlarca kelimeyi bir seferde, uğruna ruhunu kovduğuna! nefes birleşir, ten birleşir, ter birleşir... ardından ayrılmaz olur birleşenler. cennete çevirir melek ona dokunduğun yeri. ciğerlerin kanar onun nefesinden, gözlerin kamaşır nefes nefese terleriniz karışırken. öpmekten korkarsın dudaklarını, saatlerce nefesini solursun bir değim mesafeden... onunla kıvranırsın gökyüzünde, bedenleriniz kadar ruhlarınız da bir olsun diye. o kadar çok seversin ki bazen meleği, gözyaşların olur aşkın, vücudundan taşar dışarı!
sevişmek gerekir biriyle... bir melekle! meleklerin ait olduğu yerde... cennette!"
--spoiler--
Sado-mazo bir ilişkinin dinsel ritüelinin ifadesidir. Sevişirken islam tarihi peygamberleri akla getirir mi bilinmez ama özünde üreyerek hayatta kalma çabası güden insanoğlunun sikişe bulduğu en metafizik ad olarak tarihe geçebilitesi yüksektir!*