tanım: aylak adam kitabında, ressam kızın yanına oturan adama ithafen günlüğe yazılmış tek cümle.
o kadar vakitsizdi ki gelişin. kim bilir bir daha ne zaman gideceğim (belki de hiç gitmeyeceğim) bir ülkede, semt pazarında karşıma çıktın. klarnetinden yükselen melodiler, l'oriental taraf express'in tüm üyelerinin enstrümanlarından ayrılıp ayrıca çalınıyordu kulağıma. sanki sadece sen ve müziğin vardınız rennes sokaklarında, sadece senin müziğinin melodisi beni çeken. gülümsüyor muydun klarnetini çalarken? sarı saçlarının uçları parlıyordu, şapkanın altından dağılmış saçların. senden bir şeylere sahip olma isteği kapladı içimi, gidip cd'nizi aldım hemen. sonra yanına geldi ayaklarım ben ne olduğunu anlamadan, dudaklarım konuşmaya başladı seninle. duyamadım hiçbir şey sanki, sadece mimiklerinin doğallığına, yüzündeki o çekici erkeksiliğine takılıp kalmıştı gözlerim. arkadaşlarımın çektiği bir kaç fotoğraf ve bir cd kalacak sanmıştım geriye. sonra. sonra birden internette buluverdik birbirimizi, başka ülkelerde. ummamıştım hiç bunun devam edeceğini, sadece o güzelim sokakta yaşanan bir kısacık bir melodiydi yüzün eşliğinde zihnime kazınan. oysa şimdi sözlerin... şarkınla muhteşem bir uyum içerisinde.
bu kadar uzakken, bu kadar yabancıyken sen sakın söyleme duymak istediklerimi. kaçırma ağzından aşk sözcüklerini, bırak orada kalsınlar sevgili yabancı. söylersen, vakitsiz olacak çok, sadece böyle kalsa ne varsa, olmaz mı?