sıkıcıdır. yaşanılan kent dünyanın en güzel, en yaşanmaya değer kenti olsa bile bu gerçek değişmez. kişinin, zaten aynı beden ve bilinçle ortalama 70-75 yıl geçirmeye mahkum edilmişken bir de bu beden ve bilinci bir ömür boyu aynı çerçeveye mahkum etmesi kanımca trajik bir hatadır.
sevdiğin bir şehirse eğer, bir şehrin değişimini, gelişimini görmek eğlenceli ve eğiitici olur kanısındayım.
ama sevmediğin bir şehirse azaptır tek kelimeyle.
o şehirle ilgili sevdiğin tek şey, seni o şehirden uzaklaştıran yolları olur sadece.
en güzelidir.
konya, afyon, tunceli, elazığ, antalya, ,izmir, manisa, mersin, erzurum, v.b birçok yerde yaşamış biri olarak diyebilirim ki en güzel şey hayat boyu aynı yerde yaşamaktır.
çünkü yolculuklardan nefret ediyorum amk.
imkanı olduğu halde kendi isteğiyle yaşamaksa doğru seçimdir. isteyipte iş güç parasızlık derken gidememekse bunun adı o şehre zorunlu misafirliktir ve etrafmıza baktığımızda emeklilikten sonra şehir değiştiren insanlar yok değildir.
bir başka ülkeye, bir başka denize giderim, dedin
bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.
yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
bu şehir arkandan gelecektir.
sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
başka bir şey umma-
ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.
kimi insan yaşadıklarından, tecrübelerinden, çevresindekilerden kopamaz. ona göre saçma olan sürekli yaşam alanını değiştirmektir. alışkanlıklarından vazgeçmek onun için oldukça zordur. hatta o kadar bağlanmıştır ki başka yerde nefes alamaz.
kimi insan da farklı yerler, değişik insanlar, değişik yaşamlar tecrübe etmek ister. bi zaman sonra şehrin ve şehirdekilerin üzerinde yarattığı baskıya dayanamaz, artık yaşadığı yerde boğuluyordur ve tebdil-i mekana ihtiyacı vardır. ona da yeni tecrübelerinde mutluluklar dilemek gerekir.