hic gormedigin ama her zaman acisini, eksikligini, yoklugunu icinde tam yureginin ortasinda, hissetigin bir varligi kendi kafana gore canlandirma; bir hayali ile yasamak.
hic gormedigin ama her zaman acisini, eksikligini, yoklugunu icinde tam yureginin ortasinda, hissetigin bir varligin yerine bir benzerini koymak; bir hayaline kavusmak.
hic gormedigin ama her zaman acisini, eksikligini, yoklugunu icinde tam yureginin ortasinda, hissetigin bir varligin yerine bir benzerini koyduktan sonra ki, pismanliklar dir; bir hayali ozlemek.
aslında gerçeği sevmeye engeldir. zira bütün karşına çıkan insanları bu hayal ile kıyaslarsın. işte o zaman insan mutluluktan uzak, özleme yakın olur. ve hep beklemeye mahkumdur.
Neyi özlediğini bildiği halde onu dillendirememesidir insanın...
yüreğinde yaşadıklarının kendine artık ağır geldiğini ve yarının dünden daha az acıtacağına inanması, daha güzeli ve sonsuzu hayal etmesi, sonsuza kadar sürebilecek mutluluğu özlemesidir...
adını iki kere söylüyordum kalbim ısınıyordu
ve karanlık geceleri maviye boyuyordu sesin
yüzünü düşlüyordum parmaklarımı tek tek gezdirdiğim
ve dudaklarını fısıltılı
en çok ensemdeki nefesini düşlüyordum içimi eriten
ne çok düşlüyordum seni
ne çok özlüyordum
sevmek değildi bu olamazdı
ben seninle yaşıyordum sen bensiz
seni sevmeyi seviyordum
seni düşünmeyi
adını iki kere söylüyordum
üçüncüde içimde bir ateş yanıyordu gitmiyordu
hayalin sadece bir hayal olduğu gerceği ile yaşayan bireyler için o gerceğe biraz daha yaklaşmak demektir. eger hayal özleniyorsa o artık gercek, elle tutulmasa da hissedilen bir duygu olmuş demektir. bazen bu özlem bir çileden farksız olsa bile beklenen gün gelecekse çekilen çilenin kutsallıgıdır özlemi katlanabilir kılan.