kırmızı panjurlu evim 3 çocuğum yakışıklı bir kocam bol bol param birde kırmızı mini cooper'um olsun.
panjursuz evim 1 çocuğum yakışıklı bir kocam azda olsa param kırmızı bir c3 var ama.
Zall sisler arasından , o göt göbelek şekliyle koşarak bana doğru yardirsa. Ben de sabah o sisin , soğuğun verdiği üşüme hissiyle zall ın sıcacık vücuduna erişmek için yardirsam.
Sonra zallgile gidip sıcacık evimizde sözlüge entari girsek. Nerdeee.....
Zaman geriye akıyor, daha da geri, en geri. Yeşil bir vadideyim. Yaşım genç yaşım heyecanlı yaşım 15. Her taraf alabildiğine yeşil. Bir koca ağaç var tam yanımda gölgesi 5 ağaç büyüklüğünde ulu bir ağaç. Sanki mistik bir gizemi var gibi. 15 yaşındayım duyguların hislerim zihnim hafızam hayallerim taptaze. Hiç acı çekmemiş gibi, hiç ağlamamış gibiyim. Ağaca sırtımı yaslıyorum. Karşımda tatlı soğuk suyu olan bir pınar var. El değmemiş göz görmemiş. Bu yemyeşil yerin rakımı yüksek olmalı. Çünkü hava çok temiz ve güneş gerçekten çok aydınlık. Evet koyunlarımın çan sesleri bunlar. Bencede insana bir dinginlik veriyor hemde yaşadığını hissettiriyor. Kafamı ağaca yaslıyorum sanki tahta değil de yastıktan yapılmış. Böyle birşey nasıl mümkün olabilir? Neyse böyle derin şeylerle zihnimi yormayacağım. 45 tane koyunum var hepsi tertemiz çiçek gibi kokan, uzaktan pamuk yumağını andıran koyunlar. Özel bir tür bu koyunlar. Hem kedi gibi oyuncudur, hem çok akıllı ve temizdir. Bu yörenin koyunları bunlar. Hatta beni tanıyorlar bazıları gelip yanağımı yalar, yavrular benim yanıma me leyerek koşar üstüme atılır. Dedim ya çokta oyuncular. Keçi gibi üstüme zıplar bana kafa atıp kaçarlar. Yorulunca da gelir kucağımda uyurlar.
Hava çok güzel. Baksana bi şu havanın güzelliğine. Çook hafiif bir serinlik hissi var ama hava ılık. Oh! Biraz daha kafamı ağaçtan kaldırmazsam uyuyakalabilirim. Şu yukarı tepede de benim kulübem var. Ah bir saniye! Bu seste ne? Zamanı mıydı şimdi? O geliyor. Kim mi? Kasabanın hayır hayır! Dünyanın en güzel kızı geliyor. Japon animelerinde ki gibi kocaman çok güzel yeşil gözleri bembeyaz durgun bir teni var. Sırma sarı saçları. O bu tarafa doğru geldiğine ben aşağıya doğru gitsem iyi olacak onunla karşılaşmak istemiyorum. Keşke artık tanışabilsem ne güzel olurdu. Evet evet yarın söz. Yarın onunla tanışacağım. Hatta kim bilir belki o da beni seviyordur? Baksana tesadüf mü sence bu kadar benim olduğum taraflara gelmesi? Hemde bir sebebi yokken. Koyunları otlattıktan sonra eve gideceğim. Annem en sevdiğim yemeği yapacağını söylemişti. Etli yahni. Düşünüyorum da şimdi mutfağın camları buğulanmıştır.
-Hehey! Haydi kuzularım ilerleyin.- gidince direkt anneme sarılacağım. Hem yemekten sonra da belki babamla dama oynarız. O sırada annem bir çay koyar hem. Çayımız iyice demlenince çay içer kitap okuruz. Bilmediğim kelimeleri sorarım. Sahi! Kelime defterim nerede? içine bilmediğim kelimeleri yazıyordum. En son odamdaki sandığın üstüne bırakmıştım oysa. Araya mı düştü ki? Neyse gidince bakarım. Bugün hava çok güzel. Keşke o kızda yanımda olabilse. Beraber yürürdük.