insan hayatının her evresinde kendini kabul ettirme ve üstünlüğünü ispatlama güdüsü, en çok aşk, sevgi, flört olaylarında kendini gösterir. aşk bir himaye etme, feth etme, kazanma isteğidir. güç isteğidir. eğer aşık oldum dediğiniz kişiyi ne yapıp edip kendinize aşık etmişseniz, elde etmişseniz savaşı kazanmışsınız demektir. özgüveniniz sağlamlaşmıştır. mutlu olursunuz; ama bu çok kısa sürer. hemen sıkılırsınız; çünkü artık kızı tavlama evresindeki verdiğiniz mücadelenin, bu savaşın eşsiz tadı artık kaybolup gitmiştir. artık başka iller kazanılacaktır. zafere doyumsuz insan sürekli sürdürür bunu.
ha bir de bu savaşı kaybetmek var. melânkolik mıymıntılıkların başladığı andır. yenilmiş ordular kadar eziğim tribine girer. hitler'in karşısındaki fransa kadar aşağılanmıştır. üzülünür. her zaman insan sevdim dediği için değil, sevdiği şeyi kazanamadığı için kendisine üzülür aslında. bunu kabul eder-etmez ayrı konu. ve yenildiği halde takıntı yapar ve vazgeçmez mücadeleden; çünkü üstünlük kurma mücadelesine girişmiş kişi yenilgiyi kabul edemez. belki tamamen yok olana kadar büyük bir zevkle sürdürür bunu.
gerçek şu ki: karşılıksız aştan ve reddedildiği halde hala seven ve bundan psikopatça bir zevk alan insanı gerçekten mest eden şey bu bitmeyen mücadelenin verdiği haz ve güç istencidir.
bir gün efendi olma iradesine sahip olmasa köle, bir gün bile katlanamaz efendisinin elini öpmeye.
'aşk incelik ister canım hoyrat olma
beni böyle sev değiştirme, boşver anlama
bir güç savaşı değil bu kendi haline bırak
galibi yoktur ki hiç, aşk bu unutma' diyerek özetlemiştir tarkan bu durumu.