hep yapmak istediğim eylemdir.
Umarım güzel bir şey çıkar.
Alarm..06:20..
Erteledi,
alarm..06:22
gözünü açtığında tavanla
bakışıyordu.. gözleri açık olan ışığa
takıldı. açık mı unuttu? hayır. Işıksız
yatamadığını hatırladı.
yatağa oturdu. perde sallanıyordu.
pencerelerdeki deliği kapatmadığı
için tembelliğine küfretti..
kalktı. terliği giymeye çalışırken
yatağın altına kaçırdı.. bir küfür
daha..
ayaklarını sürüye sürüye
banyoya gitti. aynaya baktığında yine
aynı izi gördü yüzünde. yastık her
gece aynı yere iz yapıyordu. suyu açtı.
sıcak suyu bekledi..bekledi..bekledi..
sıcak su geç kalmıştı. sonra hatırladı.
doğalgazı ödememişti. bir küfür
daha..
kış mevsiminde, soğuk suyla
öpüşmeyi hiç sevmiyordu..
dolabını açtı. giyeceği giysiyi
akşamdan hazırlayan kadınlara
hayrandı. bugün de ne giyeceğini
bilmiyordu. dün giydiklerine baktı,
halen gideri vardı.
dışarı çıkmak için kapıyı açtı. binanın
içine yayılan patates kızartmasının
kokusu karşıladı onu. fritöz almadığı
için bir küfür daha savurdu.
hızlı adımlarla geçti merdiveni.
dışarıya çıktığında buz gibi hava
yüzünden işe gitmek istemedi ama
buna mecburdu. söyleyecek yalanı da
kalmamıştı zaten.
durağa doğru dik rampayı çıkarken,
neden arabası olmadığını düşündü..
geri döndü.. arabayı unutmuştu.*
her sabah aynı şeyleri düşünüyordu.acaba geceleri ölüp, sabahları diriliyor muydu? Neydi bu üstündeki ağırlık? Günahları olmalıydı.
Yatakta doğrulup yanındaki sürtüğe baktı.bembeyaz bacaklarındaki tüylere ilişti gözü. Bu kadın da vazgeçmişti yaşamaktan. Kendinden biliyordu. En son ne zaman dişlerini fırçalamıştı? Hatırlamıyordu.
Parmak uçlarında doğruldu. giyeceklerini kucaklayıp usulca terketti odayı. Giyinip evden çıkmayı düşünüyordu. Telefona göz attı, bugün izin günüydü.
Mutfağa yöneldi. Kaderleri aynı olan bu kadına kahvaltı hazırlayacaktı.
Günaydın öpücüğü..
-işe gitmiyor musun?
+hayır.
-neden?
+zoraki gülümsedi.seninle kahvaltı yapmak daha cazip geldi.
Bir öpücük daha...
Yalan söylemişti. Sırf bu kadını mutlu etmek ve kendisini özel hissetmesi için. Pembe yalan değil. Simsiyah bir yalandı bu.
Kadını giyinip geldi. Titreyen ellerine rağmen yardım etmek istiyordu. Acıdı. Oturup keyfini çıkarmasını istedi.
Peynirleri dilimlerken, ne kadar daha bu eziyete katlanabileceğini düşündü. Kendi de bilmiyordu. Bu bağımlı kadını yanından göndermek istemiyordu. Arkasını dönüp, yıkıntıya baktı. Akşamdan kalan birayı açmıştı bile.
+sabah sabah içmesen olmaz mı?
-daha iyi kahvaltı olamaz.
+peki bu hazırladığım ne?
-kuşların önüne atılan kırıntılarından farksız benim için.
+nasıl yani?
-izinli olduğunu kafan kıyakken söylemiştin. Bana yalan söyledin. Iyilik yapmak istiyorsan, realist olmaktan başla..
bugün kahkaha attı ve dudak kaslarında ağrı hissetti. Uzun zamandır gülmediğini hatırladı. Kendini güldüren şeyi düşündü. Komik değildi bile. Demek ki gülmeye ihtiyacı vardı.
Günlerdir arayanı soranı yoktu. En son servisçi aramıştı, o da işe geç kaldığı için. Ailesini düşündü. Annesinden başladı sorguya. 1 ay olmuştu konuşalı. Neden aramıyordu annesi? Işlerinin yoğunluğundan mıydı? Bir sigara yaktı. Dumanını üflerken düşünceleri de dağıldı. Cevabını bildiği soruları sormak istemiyordu. Beyin işte, sorgulamadan edemiyordu.
Günün analizini yaparken akşam olmuştu. Çalışma masasını topladı. Laptop unu kapattı. Bu akşam servisi kullanmayacaktı. 2 tek hiç de fena olmazdı. Beleşçi arkadaşlarını aramalı mıydı? Hayır. Bu akşam yalnız içecekti. Yalnızlığına..
Taksiye bindi;
-kadıköy.
Başını Cama dayadı. Mücadele eden insanlara bakıyordu. Gerçekten ülkenin herhangi bir şehrinde insanlar yaşıyordu. Ama istanbul'da mücadele vardı. Hayat mücadelesi... Kendi mücadelesini düşündü. Kumsalda kum tanesiydi..
Taksiden indi. Taksimetreye bakmadı bile tutarı biliyordu, 18,30. Bir şeyler yemeyi düşündü. Zaten yiyeli çok olmamıştı. Bir an önce; birasını yudumlarken, yapmacık kahkahaları, belli belirsiz uğultuları, emre aydın'dan bir şarkıyı duymak istiyordu.