sevgili, saygıdeğer, ulu sözlüğüm. bugün zor bir gündü. önce babamın stent işleminin bitip beni aramasını bekledim. yanında olmayı çok isterdim ama apar topar oldu gidemedim.akşama da annem hastalandı neyse iyi şimdi. aslında ben de çok iyi değilim ama malum zor durumlarda biri ayakta durmak zorunda kalıyor. ders çalışmam lazım. başlamak bitirmenin yarısıysa her şey iki günde biter diyerek vicdanımı rahatlatıyorum. sonra bir ara fırsat bulup haberlere baktım. yunusların hafızası 20 yılmış. bir şişe burunlu yunusun şişesindeki kapak kadar olamadım sözlük.
virane bir binanın ikinci katından aşağıya dakikalarca bakıp atlama kararsızlığı yaşayan kedi tıpkı ben. bildiğin macera peşinde eşşoğlusu. içeride merdiven var ordan insene salak, garanti yol işte. düşse incinecek belki de bir tarafı farkında değil...
hadi o kedi 9 canlı, sezgileri, çeşitli atraksiyonları var. sana ne oluyor peki akılsız?!
sadece kırılacak kemiklerin ve tek bir kalbin varken?
sözlük lan bugün çok sıkıcıydı, paso nette olunca öyle oluyo bazen. ama gece güzeldi, relief ile. mal mal bişiler yaptık durduk işte. lakin çok eğlendik. neyse sözlük öptüm kib bay.
sözlük lan az önce dışardan geldik canak comlek patladi ile. dışaradan derken yani çiğköfte dürüm yemeye gittik. 1 liralık. o bi tane dürüm aldı ben kolasını içtim. amca bize çay ve tatlı ikram etti. amca niye bunu yaptı bize bilmiyoruz sözlük anlayamadık. ama 1 lira için fazla şey yedik galiba. neyse sözlük onun öncesinde emirsultandaki dürümcüye oturduk. ben adana dürüm yedim o ciğer porsiyon yedi. onunki çok kötüydü. hiç beğenmedik. ben beğendim sözlük. onunkinden de yedim. salata sos falan ne varsa tükettim. adamlar zannedecek ki güzel yaptık yok hocam yok güzel olduğundan değil size daha fazla zarar ettirmek için yedim. öyle işte sözlük. heh neyse çiğköfteciden sonra emir sultanın bahçesine gittik. bursayı izledik. mal mal fotoğraf çekindik. bi yanda zeki müren falan. güZel bi ortam vardı. öptüm kib bay sözlük.
cancişim sözlük, ben bugün biriyle kavga ettim. hem de yazar biriyle. hem de tanımadığım biriyle. dersin en heyecanlı yerinde birbirine giren ilkokul talebeleri gibiydik. bütün sınıfın gözleri bizdeydi. hatırlıyor musun 19 mayıs'ta şiir okumak üzre elime mikrofon verildiğinde çok korkmuştum. yapamazdım. suratım domates gibi kızarmış gözlerim fal taşı gibi açılmış beni merakla bekleyen kalabalığı süzüyordum. türkçe öğretmeni filiz hanım dürterek '' hadi say you miss me'' diyordu. hatırladın mı? hatırladın hatırladın. inşallah hatırlamışsındır. sonra bende mikrofonu yere bırakıp iki elimle yüzümü kapatırcasına avuçlayıp kaçmıştım oradan. çünkü yapamazdım. yapamadım da. heyecanlanırım ben, utanırım, çekingenim ya hani ondan. yapamazdım.
ama bugün yaptım, yapmamalıydım tamam. yine de yaptım. nick altına gittim yazdım yazdıım yazdım. birşeyler anlattım. yine herkesin gözü üzerimizdeydi ama hiç utanmadım, utandırdım. inşallah utandırmışımdır. amin. sonra bana dedi ki; ( nick altından ) öyle uzun yazı yazarak kendini bişey mi sanıyon sen. işte o zaman dünyam başıma yıkıldı. yazdıklarımı okumamıştı. beni yine anlamamıştı. işin gilginç yanı; okusa da anlamayacaktı. derin bi nefes alıp onu olduğu gibi kabul etmeye çalıştım. napayım sözlük? he? napayım? o a böyle bir insandı. anlattıklarım onun anladığı kadardı. ama anlamadı ki beni. hiç anlamadı. hı bu arada ben kendimi birşey sanıyordum evet.
sol frame sevdalısı dediler bana, oy kaygın var dediler. ben böyle biriymişim. ama sözlük anne yarısıdır derler, sen beni her halimle sev olur mu. ilgi istiyorum, artı oy istiyorum, sol frame düşkünüyüm ben. öyle dediler bugün. öyleymişim. beni gidi beni, hiçte çaktırmıyorum haa sol framecilerden olduğumu. nick altıma bakıyolar 2 sayfa.. tamam diyolla bu kız o yolun yolcularınden değil. çaktın mı köfteyi len? ama artık biliyo hrkes. öyleyim ben öyle. sol frameci.
yazmıyım yazmıyım diyorum dayanamıyom guzum, meğer ne kadar doluymuşum len ben. '' akşamaca yazarım artık '' nickaltımı rahat bırakın ulenn ben masumum'' deyü.
gülme kız, nası dokundu biliyo musun o laflar. şuracığıma oturdu.
sana da eğlence çıktı ha. gül gülebildiğin kadar. pis seni. eşşek. deli.
sabah 6:30'a kurduğum alarm nedense 6:35'de çaldı. saçma bir şeydi sözlük. 5 dakikanın bir önemi yok, zaten alarm çaldıktan yarım saat sonra uyanabildim. önlüğümü ütüledim. koca hafta sonu ütülemediğim önlüğü 1-2 dakikanın hesabını yaptığım bu günün sabahında ütüledim. kendime kızdım sonra.
gün yeni başladı sözlük, tatlı uykudan kalkıp derse yetişmek için onca yol teptikten sonra fakülteye ulaştığımda ders olmadığını gördüm. aslında ders olsaydı 5 dakika geç kalmış olacaktım, yani böylesi daha iyi.
şimdi buradayım sözlük, sana yazıyorum (yanlış anlama). aslında birisinin bana yazmasını bekliyorum (o manada değil, mesaj yazmasını). ne bileyim, yabancı birisinden sıcaklık görmeyi, belki mantıksız gibi sanılan ama hep inandığım karşılıklı güveni şu hayata biraz daha güzellik katması için bir ihtiyaç gibi algılamaya başladım. yoksa ben zayıf mıyım sözlük? yoksa bu acizlik hissi insan olmanın ta kendisi mi? yoksa insan, insan olduğunu olabildiğince fazla hissetmek için mi duyguları körükleyen şeyler istiyor? yoksa saçmalıyor muyum? bunların hiç birinin cevabını tam bilemiyorum ama bundan sonra günlük tutacağım kesinlikle. **
yarın sınava girecem ama aslında farkındayım o bana girecek. ve hatta biliyorum kıçımdan ter dökülecek. daha bu sabaha kadar bir rahatlık vardı üstümde. lakin şimdi içimde bir endişe... anlatmak istiyorum ama anlatamıyorum lan sözlük. ben galiba yine sınav stresine girdim. dua et benim için.
*yazar nicklerinin başlıkları altınlarında muhtemelen bir kaç tekerleme görürüz.
(bkz: n o s)
sepet sepet yumurta sakın beni unutma,unutursan küserim.
(bkz: muhteremcemaat)
çatıdaki fareler tıkır mıkır ettiler daha yazacaktım,klavyemi yediler.
bazı durumları "benden başka yaşayanlarda vardır beee.. mutlaka vardır... inşallah yani.. yalnız değilimdir inşallah..." diyerekten sözlüğe aktarıp yandaş bulma çabası.
