Sabah kalkıp güzel bir kahvaltı yapardım.son çayımla birlikte sigarami tüttürürdüm.
Sokağa çıkıp bir köpeğin başını okşayıp yaşa! Derdim.
Ondan geriye kalan herşeyi bir yere gömer,gömdüğüm yeri bir kağıda yazar bir şişe ile denizde atardım.
Bir bankta oturur sevdiğim tüm insanlara notlar bırakırdım.
Ve ona mesaj atardım.
Hayata değil sana doyamadan gidiyorum diye..
Muhtemelen erteledigim hayaller icin sevdigim insanlar uzulecegi icin onlari tekrar goremeyecegim icin burda liste uzuyor aglardim aglardim susturulamazdim
ne yapmak isterdim? bir gune sigdirilabilrcek butun hayallerimi mutlu gitmek isterdim ama yapamazdim.
aslında biten her günün ardından zaten bir günlük ömrümüz kalıyor çünkü bilemiyoruz sonrasını sabah uyanabildiysek bir günümüz var demektir uzun yada kısa.
Peki ne yapıyoruz tabiki her günkü yaptığımız şeyleri sokrates bu konuyla ilgili bla bla bla...
Şuraya giderdim buraya giderdim diyemicem bayram trafiği her yer ana baba günü, yollar kilit. Balkonda oturup çay sigara içerek ölmeyi beklerdim heralde .
Önce patronun odasına dalar "naabıyon lan tırrek?" Der ensesine şaplak atardım, buradan doğrudan çıkar taze mezun olduğum okuluma gider her anabilim dalı katına çıkıp tek tek "adamsanız tek tek gelin olm" diye atar yapardım. Oradan hooop sevgilimin kapısının önüne gider önce "o adam buraya gelecek" diye olay çıkarır sonra pencereden bakınca "in bi aşşaa in konuşcaz sadece in" derdim. Sorunumuz yok ama ona küçük sürprizler yapın kuralını uygulamış olurdum, yaşasın kadın dergilerindeki ilişki rehberleri!
Buradan sonraki durağım evimin oradaki kuruyemişçi, o abiye gider "abi dört yıldır adımla hitap edip hep halimi hatrımı sorduğun için sağol, ben ölcem de kaju almaya geldim" der elimde kajum oradan çıkar, yandaki dükkandan çiğköftemi de alıp eve gider leyla ile mecnun izlerdim.