doğumdan öncesini nasıl hatırlıyorsunuz? ölüm de böyle olacak. duygusuz, üzüntü yok, dert yok, sevgi yok, huzur yok, huzursuzluk yok hiç bir şey yok. sonsuz uzun boşluk. hala tanrının merhameti var da niye yakıyor bizi, bunlardan bahsediliyor. ben de diyorum ki, inşallah cennet vardır da zevkler içinde yaşarız. inşallah cehennem vardır da yanarız. yeter ki boşuna olmasın yaşamak. yeter ki ölümden sonra sonsuzlukta yok olmayalım.
bir gün öleceğini bile bile yaşamak. bu kaderi biz belirlemiyoruz. allah belirliyor. doğmak yaşamak ve ölmek insan ne zaman dünyaya gelineceğini kendisi belirleye bilseydi herkes kafasına göre gelirdi.
allah burada bir perde koymuş. ve kimsenin görmediği ilahi olaylar var. bir insan ne zaman öleceğini bilse hiç çalışır mı. 30 yaşına gelmiş biri 10 yıl sonra öleceğini bilse kimse bir dakika bile çalışmaz. zaten 10 yılım kalmış ölmeye gezeyim ve dolaşayım der. alın yazısı denilen olay budur. öleceğini bileceksin ve yaşayacaksın. fakat nerede ve ne zaman öleceğini yalnız allah biliyor. ve her canlı bir gün mutlaka ölümü tadacaktır.
mezun olacağını bile bile okumak, emekli olacağını bile bile senelerce çalışmak. belki ölüm de huzura kavuşulacak mutlu olunabilecek hayatın verdiği sıkıntıların biteceği güzel bir şeydir diye düşününce daha farklı bi hisse kapılıyor insan sanki o karamsarlığı biraz olsun olsun sarsılıyor gibi.