Kişinin kendi rızası olsa da olmasa da bulunduğu ortamdan, o ortamın insanlarından ve geriye kalanlarından elbet bir gün ayrılacağını bilme durumudur.
Zordur efendim. Genellikle Asker, polis çocuklarında olur bu tarz şeyler. Kendimden örnek verecek olursam. insanlarla ikili ilişkiden uzak dururdum. Konuşmaz, gözlemler yapar, en fazla 1-2 arkadaş edinirdim. Karşı cinse karşı hiçbir ilgi göstermemeye çalışırdım. Elbette başarılı olamayıp aşık olur, içime, ta en derine Gömerdim duygularımı. Hayat beni sessiz eyledi. Gerçi hoşuma da gidiyor bu tercih. Evet bu bir tercihti. Konuşmak veya susmak. Kişilik meselesi değildi bu. Çekingen değildim. Utangaç hiç değildim. Ancak geriye baktığımda arkamda yüzlerce insan yüzü görmekten bıktım ben. Kalbim bu kadar geniş değil benim. Bıktım. Herkesi alamaz bu kalp içine.
Bu yüzden ne yaptım biliyor musunuz? insanları kendimden uzak tutmaya başladım. Onları sevmediğimden değil, iğrenç olduklarını düşündüğümden değil, kalbimin bir parçasını bambaşka memleketlerde bırakamaz oldum artık. Umutlarımı bıraktım ben geride, Gülüşleri, üzüntüleri bıraktım...
Anılar bıraktım ben geride. Ve allah kahretsin ki yine bırakıyorum sözlük...yine.
Kimine göre korkaklıktır bu yaptığım,kimine göre aptallık...
Ancak ben seviyorum... ve sevdiğim için de uzak duruyorum.
Belki insanlar beni "çok iyi bir insandı" veya "çok iyi bir dosttu" diye hatırlamayacak. Olsun be. Gittiğim için üzüleceklerine sevinsinler "bir bela" geldi geçti buralardan diye.
Hatta bilmesinler beni. Yüzümü dahi hatırlamasınlar. Biraz bencilce olacak belki ama, işte ben o zaman rahat ederim.
şu ana kadar bunu sadece (bkz: beytepe) için hissettim ve üzüldüm. okulumu, içinde 5 yıl yaşadığım kampüsümü o kadar çok sevmiştim ki komik gelicek ama henüz 2. sınıfa geçmişken bi gün mezun olup gidicem diye üzülmeye başlamıştım bile *
hiç başlamamak en iyisidir elbette. ama bunu yapmak çok zor bir şeydir. ben yapamamıştım. bir gün biteceğini biliyorduk ikimizde. ama başlamak istedik. ayrıldık da bir kaç ay önce. keşke hiç başlamasaydık.