stajın başlamasına üç ay vardı ve yazın da staj yapmak istiyordum. yaptığım başvuru ile telefonuma bir arama geldi. görüşmeye kabul edilmiştim. bir saat uzaklıkta olan plazaya gittim ve girmeden önce bir sigara içtim. kokusundan dolayı işe alınmam korkusuyla üç beş tane şekeri ağzıma atıp kapıdan girdim. asansöre bindim ve kendimden emin bir şekilde yukarıya çıktım. bekleme salonunda boş bulduğum yere oturdum ve fazla vakit geçmeden içeriye alındım. koltuğu göstererek oturabilir miyim dedim en kibar halimle. beklentiler, maaş, izin günleri hakkında konuştuktan sonra her şey iyi gidiyor derken, potansiyel patronum olacak kişinin potanesiyel eş adayı içeri girdi ve soğuk bakışlarla odayı süzdü. sekreter arkasından gelip ne olduğunu anlamadan beni bekleme odasına aldı. telefon numaramı kaydetti ve biz sizi ararız dedi. iki aydır aramadılar, galiba sekreter vefat etmiş olmalı.
sessiz kitlelerin sesi olmuştu selami. halktan bir adamdı. adeta yüz numaralı adam filmindeki kemal sunal'ın gerçek hayattaki temsilcisiydi. günümüz gençlerine göre daha gerçekçiydi. uçuk kaçık hayalleri yoktu, gerçekçiydi.