beşiktaş taraftarının, her zaman yaptığı gibi, haddini aşmasıdır. tribündeki taraftarın yapması gereken efendi efendi takımını desteklemektir; ülke siyasetini belirlemek ya da siyasi mastürbasyon yapmak değil!
türk olarak hoşumuza gidiyor tabii. emperyal fetih ruhumuz ve hayallerimiz canlanıyor fakat son tahlilde millet olarak ikiyüzlü bir anlayışa sahip olduğumuzu yansıtır.
hani "yurtta sulh, cihanda sulh"tü?
hani "türkiye cumhuriyeti olarak kimsenin toprağında gözümüz yok"tu?
eğri oturup doğru konuşalım. ya m.kemal'in musul ve kerkük'ü misak-ı milli hudutları dışına çıkarmasını kabul edip (bkz: mustafa kemal atatürk/@dalgaci) mevcut sınırlarımızla iktifa etmeyi öğreneceğiz, 780 küsur bin kilometrekarelik topraklarımız dışında kimsenin çakıl taşına göz dikmeyeceğiz, emperyal hayaller kurmayacağız, ve "yurtta sulh cihanda sulh" "ilke"siyle tutarlı ve orantılı davranışlar sergileyeceğiz; ya da emperyal iddialar taşıyan ve başkasının topraklarında gözü olan bir devlet olduğumuzu cihana ilan edeceğiz. bu ikinci durumda m.kemal atatürk'ün musul ve kerkük'ün "misak-ı milli" hudutlarının dışında kalmasına rıza göstermesini de onun başarısızlık hanesine yazacağız. "musul ve kerkük bizim hakkımızdır. onları alalım" diyen arkadaşlar,
gidin bunun hesabını o dönem lozan'da musul ve kerkük'ün mukadderatını ingilizlere terkeden 1923 türkiye'sinin idarecilerinden sorun. o fırsatınız kalmadı gerçi, en azından onların o dönem icraatlerini sorgulayın.
yok "m.kemal o dönem konjonktür gereği bırakmak zorunda kaldı" mı diyorsunuz, hala hak mı iddia ediyorsunuz? o zaman, "uluslararası anlaşmaların benim için hukuki bağlayıcılığı bir yere kadar ben emperyal hayallerimden vazgeçmem" diyorsanız elin yunan'ı da istanbul'a konstantinapol dediği zaman bozulmayacaksın. megalo idea'dan bashsettiği zaman şarlamayacaksın. suriye "hatay bizim hakkımız" dediği zaman gücenmeyeceksin. hatta "türkler anadolu'yu muvakkaten tavattun ettiler, behemehal tahliyesi elzemdir" diye yerinden yekinen haçlı evropalılara öfkelenmeyeceksin.
hülasa, azıcık delikanlı olacaksın. becerebilirsen.
84 selanik 85 atina 86 lefkoşa 87 sofya 88 belgrad nihayetinde 89 viyana. balkan savaşları'nda kaybedilen toprakların acısına renklerini değiştirmiş bir takımın taraftarına yakışan pankart.
not: beşiktaş'ın ilk renkleri kırmızı beyazdır ve kırmızı renk kaybedilen bu toprakların acısı dolayısıyla siyaha çevrilmiştir. eğer ki birgün o topraklar tekrar türk yurdu olursa beşiktaş orjinal renklerine geri dönecektir.
bugüne kadar kimsenin toprağında gözü olmayan Türkiye ' nin bırak herhangi bır takdir görmesini üstüne üstlük doğusunun batısının bölündüğü gösteren haritalarla karsılasmasının verdiği bıkkınlıgın , kızgınlığın ürünü pankarttır .
en haklı tepkidir .
yeter kardesim !
hep benmi göreceğim Türkiye nin yarısının olmadığı haritaları . . .
az bile yapmıslar .
edit : yahu hayret birsey , hala fasist derdinde . . .
kim benim toprak bütünlüğümü bırak korumayı saygı göstermis ki ben milletin bütünlüğünü koruyayım ? hele ki su durumda bunca oyun içinde .
işi çok fazla politikaya dökmeden düşünürsek gayet yaratıcı ilgi çekici bir pankarttır. ayrıca böyle espri dolu bir pankartı faşizimle suçlayanları biz atinada ki "kemal was gay" pankartından sonra görememiştik buralarda.
faşizmle alakası olmayan, M.Kemal Atatürk'ün günümüz şartlarını bizim şu anda dahi okuyamadığımız kadar iyi okuması sonucu; lozana eklettiği "Irak dağılırsa türkiye musul ve kerkük üzerinde hak iddia edebilir" mahiyetindeki detayla, şu anki duruma bakıldığında(doğru bi politika sonucu) gerçekleşmesi gayet mümkün bi durum.
dipnot: bu maddeyi o zamanın şartlarında lozana ekletmesi kendi kanaatimce atatürk e eklenmesi gereken artı bir puandır, eksi değil.
nasıl da hoşuna gitmiş kendilerini olduğundan yükseğe konulamak için tek argümanları milliyetleri olanların, tek övünç kaynağı ırkları, tek müspet özellikleri tesadüfi soyları olanların. iyi, güzel, doğru, haklı, üstün olmaları bir dizi rastlantı ile burada doğmuş olmaları, hayatta kendilerine eklemleyebildikleri tek bir şey olmadan bu rastlantılar silsilesine delicesine bağlı olanların nasıl da göğsünü kabartmış. ya az solunuzda yunan olarak doğsaydınız aman ne feci. ya sağa kaçıp azcık ermeni olsaydınız off off, peki biraz aşşağı inip arap olsaydınız ıyy ne iğrenç değil mi. ağızlarsa bir sakız türk'üz, aynı sakız çiğnedikçe formunu kaybediyor şöyle üstünüz, böyle iyiyiz, şu kadar kuvvetli, bu kadar asilize kadar gidiyor. nasıl da tek bir santimetrekaresini vermeyiz bu toprakların derken işgalci olma sevdalıları dökülüyor bir bir. musul ve kerkük'ü istiyorsanız sizden daha kuvvetlisi gelip güneydoğu anadolu'yu alırsa elinizden uluslarası antlaşmalar vs. diye inlemeyin. işgalci yayılma devri ikinci empertyalist savaş ile tarihe karıştı. birazcık uyanın.
seksen senedir misak ı milli diye geveleyenler seksen sene önceki dünyanın vaziyetini ve koşullarını da aklıllarının bir köşesine yazsınlar. türkiye cumhuriyeti devleti ırak'ı resmi olarak tanıdığı andan itibaren musul ve kerkük ile alakalı hayalleri bitmiştir, bitmek zorundadır. bu satten sonra misak ı milli derseniz götleriyle gülerler size. ayrıca misak ı milli dediğiniz şey de kendi tasarrufunuzla belirlediğiniz bir dizi sınırdır. ona bakarsanız ermenistan'ın kendi tahayyülündeki sınırlarda ağrı veya yunanistaN'ın hayallerindekinde istanbul olabilir. biz zamanında buraları istedik, çok arzu ettik ama olmadı diye şimdi hak iddia etmek hakkını nerden buluyorsunuz. uluslarası hukuk'a göre bunun adı işgaldir. misak ı milli'nin günümüzde bir geçerliliği yoktur. atatürk'ün gönlünde yatan topraklar sırf onun gönlünde yatıyor diye sizin olamaz, bu anlamda eylemlerinize meşruiyet kazandırmaz.
Bölünmez bir Türk yurdunun sınırlarını tespit Eden ve 28 Ocak 1920 tarihli gizli oturumda son Osmanlı Meclis-I Mebusan'ı tarafından kararlaştırılan Misak-ı Milli'nin birinci maddesi, Türkiye'nin güney sınırlarını tesbit etmektedir.
Misak'ın birinci maddesinde; "Osmanlı Devleti'nin özellikle Arap çoğunluğunun yerleşmiş olduğu (30 Ekim 1918 günkü Mütareke yapıldığı sırada) düşman ordularının işgali altında kalan bölgelerin geleceğinin, haklarını serbestçe açıklayacakları rey sonucu belirlenmesi gerekir; söz konusu mütareke çizgisi içinde din, soy ve amaç birliği bakımlarından birbirlerine bağlı olan, karşılıklı saygı ve özveri duyguları besleyen soy ve toplum ilişkileri ile çevrelerinin koşullarına saygılı Osmanlı-islam çoğunluğunun yerleşmiş bulunduğu kesimlerin tümü ister bir eylem, ister bir hükümle olsun, hiçbir nedenle birbirinden ayrılamayacak bir bütündür" şeklindeki yaklaşım açıktır.
Buna göre mütareke hattı esas alındığında Musul, Kerkük ve Süleymaniye'nin ve diğer tarafta Hatay bölgesinin Anadolu'nun ayrılmaz bir parçası olduğu açıktır. alıntı
ingiliz ve fransız oyunlarıyla ve pek tabi orada bulunan halkın ingilizlerin kışkırtmasıyla kendi devletlerine isyan etmeleri lanet olsun dedirtecek şekilde yorumlanmakta şimdi. tabi dönemin çetin şartları petrol kaynaklarının ne denli önemli olduğunu düşünmeye fırsat tanımamıştır.
zaten bildiğimiz (umduğum) kadarıyla misak-ı milli ye göre kerkük Türkiye cumhuriyeti nin dir. fakat verilen hani o meşhur tavizler varya onlardan biridir.
günün anlam ve önemini çok iyi anlatmış süper bir pankarttır. evet ırak'ın bütünlüğü, yurtta sulh cihanda sulh bizim inancımız ama öncelikle yurtta sulh gerekir ve bunun olması için bu köpeklerin (barzani dahil) tepesine binmemiz gereklidir, ayrıca ırak diye bir yer, bütünlük falan kalmamıştır; ırak'ın bütünlüğü, çabalarımıza karşın artık tarih olmuştur.
sonuçta boş laf edilmemeli, bu itlerin tepelerine binilmelidir. abd bize karşı çıkamaz, çıkarsa ortadoğu bataklığına gömülür, bunu çok iyi bilir; yani önce karşı çıkacak ama biz kararlı olarak girince kesinlikle bizim yanımızda yer almak zorunda kalacaktır.