sadece galatasaraylılarda değil aslında bir çok kişide görülebilen sevgidir. herkesin belirttiği gibi ertuğrul sağlam'ın efendi kişiliği, ağırbaşlılığı bir de hani nasıl derler, o temiz yüzünden kaynaklanıyor sanırım. bu özellikleri ertuğrul'u iyi teknik direktör yapmayabilir ama kaliteli bir insan yapmaya yeter de artar bile.
futbolu kaosa sürükleyen ve fanatikliği hayatının temeline oturtanlara, düşünmelerini sağlayacak çok güzel bir tepkinin eseridir. futbolun içindeki insan duruşunu hiç yitirmemiş adam gibi adamdır ertuğrul sağlam, futbolu savaş zanneden bilinçsizliğe karşı büyük ve önemli bir örnek teşkil etmektedir.
ciddi olarak var olan bir sevgidir. kendisine tek kırgınlığım 1996-1997 sezonunun ilk yarısında oynanan galatasaray-beşiktaş maçında attığı bir golde o zamanlar galatasaray savunmasının yıldızı olan bekir'e çok ince bir faul yapmasıdır. hakem bu faulu görmemiş ve golü vermiştir. tam gözümün önünde olan pozisyonu nasıl olmuşsa unutmamışım hala. maç hakan şükür ve ertuğrul'un karşılıklı 2 şer golleriyle 2-2 bitmiştir.
bu adam için bir cümle kurulsa içinde "efendi" kelimesi muhakkak olacaktır. ben kendisinden adam diye söz ederken bile saygısızlık mı yapıyorum diye düşündüm bi' an. sonra bu saygısızlık değildir diye avuttum kendimi. kendisi futbol oynarken de, teknik direktör olarak da çizgisini hiç bozmamıştır, hakeme küfür etmemiştir, hakem kararlarından şikayet etmemiştir, saç modelini hiç değiştirmemiştir.
velhasılı kelam, 29 eylül 2007 galatasaray beşiktaş maçı sonrası, kimine göre galatasaray'ın attığı gollerde tartışılacak kararlar da olsa, kendisi çoğu teknik direktörün, futbolcunun, yöneticinin, sokaktaki insanın yaptığı gibi bunların arkasına sığınmamış ve galatasaray'ın maçta çok üstün bir futbol sergilediğini, takımının kötü oynadığını ve hakemi bahane etmeye gerek olmadığını söylemiştir.
bu maçın neticesi, maçtan sonra yaptığı bu açıklamalar kimilerinin hoşuna gitmesede, galatasaray taraftarlarının kendisine karşı sevgisi ve saygısı epey artmıştır.
