aslında çok sıradan bir durum olarak gözüken bir fincan kahve içme eylemini, sosyolojik bir bakış açısıyla ele alırsak ortaya neler çıkardı acaba? kahvenin sosyal hayatımızda veya başkalarının hayatında yeri ve önemi nedir?
kahve sadece bir içecek olmamakla beraber bizim gün içindeki basit toplumsal etkinliklerimizin bir parçasıdır ve bu açıdan bakıldığında simgesel bir değer taşıdığını görürüz. arkadaşlarınızla oturup içtiğiniz bir fincan kahve size onun içilmesinden çok masada geçen muhabbetleri ve etkileşimleri çağrıştırır. kahve içmek için bir araya gelen insanlar daha çok çene çalmakla ilgileneceklerdir neticede. yani kısaca kahve'nin sosyal ve arkadaşlık ilişkileri açısından birleştirici bir yönü vardır.
diğer bir yönüyle kahve uyarıcı ve keyif verici bir maddedir aslında. çalışan insanlar tarafından daha çok sağladığı fazladan uyanıklık sebebiyle tüketilir. uzun çalışmalar arasında artık dayanacak hali kalmayan bünyeler, kahve molaları sayesinde bunu çekilebilir hale getirebilirler. bunun yanında alışkanlık yapan bir uyarıcı olmasına rağmen toplum tarafında hoş görülür bu tip faydaları yüzünden.
tabii bir de işin ekonomik boyutu var. kahve dünya'da en zengin ülkeleri, en fakir ülkelere bağlayan bir üründür. zengin ülkelerde büyük miktarlarda tüketilirken asıl olarak fakir ülkelerde üretilmektedir. kahve dış ticarette petrolden sonra en değerli maldır. koskoca brezilya'nın belki de hala var olmasını sağlayan tek sebeptir. buradaki insanların neredeyse hepsi kahveden sağladıkları gelir ile yaşayabilmektedirler. bir fincan kahve içen biri ise bu karmaşık ekonomik döngünün içinde yer alır.
son olarak kahve'nin günümüzdeki küreselleşmeden nasibini nasıl aldığına bakarsak, kapitalist politika tarafından markalaştırılmış bir ürün olduğunu da görürüz. kahve artık siyasallaşmış bir üründür. insanlara empoze edilen marka takıntısı burada da kendini göstermiş, tüketicinin içtiği kahvenin markası sanki onun yaşam biçiminin bir göstergesi olarak lanse edilmiştir. bu yüzden küçük üreticilere fırsat tanınmamış ve kahve bazı markalar bazında tekelleştirilerek, kapitalist ülkelerin önemli gelir ve reklam kaynaklarından biri olmuştur. starbucks gibi şirketleşmiş ve her ülkede şubeleri bulunan zincirler, bağımsız kahvecilerin önünü kapamakta ve markalaşan-sürekli tüketen toplumun uyuşturucularında biri görevini görmektedir şu sıralar ki starbucks gençliği diye bir şey türemiştir.
