4 kişilik bir kasa, üçünün eşek tüyleri var oturanların, üçünü de tanıyorum nah bu kadar aletleri var nasıl unuturum. dördüncüsü yabancı bi eşek, köyde görmedim daha önce. küçük, sakalsız, çıtı pıtıbir sıpa. anırıp işaret ediyorlar, gidip oturuyorum yanlarına. sıpa çok utangaç, çok naif, çok... çok çocuk, sıpa işte. şakalaşıyoruz büyük eşeklerle, konuşuyoruz. " kim bu yakışıklı sıpa? " diyorum, anırıyorlar. onlar anırdıkca sıpa kızarıyor, ona dönüp " bu arsızlarla fazla takılma, terbiyeni bozarlar bitanem" diyorum. cevap bile veremiyor. " ismin ne?" diyorum, " e, eşeeek" diyor başka ne olabilirdi ki der gibi. heyecandan siki çıkıyor dışarı, aman tanrım diyorum bir eşeğin ilk seviştiği erkek fikri galiba salakcaydı.
....
ahıra davet ediyorum bir gün, bakire kız diye tutturan ezikler gibi mutluyum o gün, huzurluyum. ama biraz da korkuyorum o aletten. girdik bi işe ama hadi hayırlısı diye düşünmeden de edemiyorum.
hiçbir pürüz yok vücudunda, hiçbir hırpalanma belirtisi yok... tüyleri yumuşacık
onun vücudu simsiyah. tüyleri yeni çıkmış belli. yeni doğmuş ve doğması ile büyümesi bir olmuş bir sıpa gibi. utangaç, öpünce suratı kızarıyor, boynunu öne eğiyor. korkak, öpünce boynuma saklıyor dudaklarını. elimi gezdiriyorum sadece sikinde, gözlerime bakınca gözleri doluyor. aşık bu sıpa bana, yanağımı yalıyor benim gibi,.
kulağıma " seni sikecem, pis fahişe" diyor, o an sönüyor tüm libidom... hiç doğmamış kardeşime dokunuyorum sanki, içim tuhaf oluyor, tiksiniyorum kendimden. 30luk alet girince ne olur diye düşünüyorum, kıllarını okşuyorum. allah' a emanet ediyorum onu o gün. " benim değil başkasının olsun bu 30luk alet" diyorum, " ben alamam onu, dokunduğum her güzelliği bozan ben bu aleti nasıl alırım". alamam diyorum o aleti mümkün değil. ve kaçıyorum ahırdan anırmasına kulak asmadan.