ilk başta emmeli gömmeli göndermeli şeklinde iğrenç espri yapma isteği uyandırıp sonra vazgeçtiren, tam bir bayanımsı kafa ütüleyen, kelime zaiyatı, zorlama, yapmacık, aşırı duygusal hisler barındıran, güya aşka sevgiye övgü içeren laf kalabalığı.
sevdiği adamın, 1 öpücük gramajında dahi ölebilecek bir kadının, son isteği bu.
hala zihninde, bugün yaşanmış kadar net, flu hatırlanması gerekecek kadar önce bir zaman diliminin yüreği kopuk gazisi olan bu kadın;
hem ağır abi, hem centilmen, bu iki olguyu dengeli taşıyan, risotto yiyen bir maçoyu sevdi.
'sevdi' derken dili geçmiş bir zaman değil aslında, zaten ondan sonra bir başkasını sevmenin geçmişine suikast olduğunu düşünüyor hala.
aslında; ağlak aşık edebiyatı yapmaktan nefret eder, ağlayan uykularıyla acısını gizler, içine atar çığlıklarını, bilirim, öyle de haymana ovası gibidir yüreği.
ne salakça değil mi?
evet, bende öyle düşünüyorum.
bir gün, birlikte otururken; bir gazoz kapağı hatırlattı onu ona, hatırlaması için bu kadar sıradan nedenleri vardı,
ne diyordum?
evet, o gazoz kapağı kesti yüreğini, kan damladı cümlelerine,
dilini kan dolu hokkaya batırıp aşkyuvarlarıyla konuşuyordu,
birlikte, yağmurda yürümek istediği hayallerinin hatırına , uzun yürüyüşler yapıyormuş yağmur altında.
'yağmur suyu yaraya iyi gelir' derler. her damlası yarasını oyuyor oysa, gözyaşları zaten kayboluyor damlalar arasında.
mezarlıkları ziyaret ediyor, bedeni sığsa bile kalbi sığmayacak sanki o kabristana.
'ne olur, kalbim oraya sığsın diye dua et bana' diye yalvarıyor o adama!
rabbim; sen yol göster böylesi aşık kadınlara, bilmiyorlar ki bu aşka değecek 1 tek adam yok bu dünyada!