neden olursa olsun karşıdaki kişiye (özellikle bayansa) erkeğin o an çektiği acıdan daha fazla acı çektiren, içini parçalayan olaydır. bencede ağlamamalılar, çok koyuyor insana.
çaresizliğin vermiş olduğu yüktür, eve ekmek götürememektir, bazen sevmek içindir, bazen özlemektir, bazen kenara çekilip gizli gizli haykırmaktır kendine.
Ağlayamaz onlar. Gözyaşları olmadığından değil. Birileri "Erkekler Ağlamaz" dediği için de değil. Kalpleri taş olduğundan hiç değil!
Onlar.Ağlamayanlar değildir; ağlayamayanlardır. Halbuki o kadar çok isterler ki ağlamayı. Bağıra bağıra. Hıçkıra hıçkıra. Kendini unuturcasına... Ama ağlayamazlar... Çatlarlar,çatlatırlar yüreklerini de yine ağlayamazlar... Gözyaşının olduğu yerde "rahmet" olacağını da bilirler oysa... Bir damla rahmet için,bin damla yaş dökmeye hazırdırlar... Hazırlanırlar. Ağlayamazlar..
Anlamsız kahkahalar içinde boğulur hıçkırıkları... Feryâdı yutar,acıyı içlerine çeker onlar! isyân,onlara çok yakındır;yanaşmazlar yanına... Sabır,onları sevmese de sarılmaya çalışırlar... Alışırlar her yeni duruma... Durmadan yarışırlar ve savaşırlar kendileriyle... Çemberinden geçirirken felek,onların kulağına bir şey fısıldamıştır... Tam olarak anlatamazlar ne olduğunu;ancak hiç unutmazlar yine de... Anlatamadıkları için ağlayamazlar.. Ağlayamadıkları için anlatamazlar! Bir gülün dibine diz çöküp ağlasa onlar... Gözyaşlarıyla gülün rengine renk katabilirler belki... Ama yapamazlar... "Ya solarsa?" derler... Solarlar belki;ama soldurmazlar! Herkes onları "ağlayamaz" sanır... Çünkü hiç kimse göremez,içlerine akan yaşları! içerde kaynayanı,yananı,içerdekindengayrısı bilemez! Yanaklarından süzülmediği için de kimse silemez gözyaşlarını... Yaşlarını da bilemezler.. Çünkü onlar,oldukları yaşta değildirler... ,birbirlerini tanır;birileri onları tanıyamaz!
Onlar mâşuktur...
Onlar âşıktır...
Onlar darmadağın...
Onlar karmakarışıktır.
her erkek kendini güçlü hisseder, ağlamaz en azından ağlamamaya çalışır. her zaman her koşulda sorunun çözümü için çalışır, elinden geleni yapar. ağlamaz belki o anlarda ama yüzünden düşen bin parçadır, canı sıkkındır, içten içe sıkıntılıdır, dertlidir belli ama hep akacak olan yaşlarını tutar. bilir ki ağladığı an kendini hep güçlü hisseden o kalp, beyin, ruh o kadar güçlü değilmiş. cinsiyet ayrımcılığı gibi olmasın ama her zaman kimseye muhtaç olmadan yaşayacağını düşünür.** öyle bir an gelir; tutamaz artık o göz yaşlarını ağlar ama tek başına kimse görmemelidir, o yaşları. evliyse eşinin, çocukların yanından kaçar, göstermez çünkü onların sırtını verdikleri koca dağ gibidir, onların güvenini sarsmak istemez.* o kimseye göstermediği yaşlarda kesinlikle sevdikleri içindir; çocukları, eşi, annesi, babası içindir. ne zaman ki onlar için yapacak bir şeyi kalmadığı, kaybettiği, koruyamadığı anlar için ağlar. ağlar ve kendine kızar, neden elimden daha fazlası gelmez diye.***
konferadasyon kupasında gökdenizin fransaya attığı gol sonrası 3-2 yendiğimiz karşılaşma sırasında ağlamıştım ve birde (bkz: arabistanlı lawrence) filmini izlediğimde tabi o sinirden olandı.