''ben seni arkadaşım olarak görüyorum'' ya da
''umut verdiysem özür dilerim, gerçekten''
kafayı yedirtir bunlar. bu neyin özgüveni arkadaş?
(bkz: bulunmaz hint kumaşı)
aynı evde yaşanmaktadır. hatun kişinin duş aldığı esnada çocuk masanın üzerinde duran ders kitabı fotokopisini eline alır. öylesine bakınırken en arka sayfasında uzunca bir yazı görür. okudukça suratı düşer, mermerleşir, eli ayağı çekilir, adeta bir ölüden farksız hale gelir. bu duruma şahit olan hatun kişinin kardeşi derhal banyoya koşar. birkaç saniye sonra duştan çıkan sevgili bornozuyla yanına gelir. "bu ne" diye sorar çocuk, "ne görüyorsan o cevabı" alınır. sonrası hatırlanmamaktadır. ya da en azından hatırlanmak istenmemekte. dilin kemiği yoktur derler. hakikaten yok. o yüzden karşınızda duran insanla konuşurken mutlaka o dile bir kemik takmak gerekir.